keep in

  1. Verb içeride alıkoymak/saklamak/kalmak, içeriye kapatmak.
  2. Verb evde kalmak
  3. Verb (okul) izinsiz bırakmak
elini oyundan çekmemek Verb
bir öğrenciyi okulda izinsiz bırakmak Verb
duruşmaya kadar tutuklu tutmak Verb
çalışmaya devam etmek Verb
hatrında tutmak Verb
akılda tutmak, unutmamak. Verb
düzenli tutmak Verb
rehin tutmak Verb
hep onarılmış durumda tutmak Verb
emanette tutmak Verb
nezaret altında tutmak Verb
adımlarını uydurmak Verb
ayak uydurmak Verb
deposunda bulundurmak Verb
(borçluyu) oyalamak Verb
(alacaklı) oyalamak Verb
gizli/örtülü tutmak, göstermemek, arka planda kalmak.
He kept his dishonest dealings in the background .
biriyle teması kaybetmemek Verb
temas halinde bulunmak Verb
depo da tutmak Verb
depoda tutmak Verb
… ile arkadaş/dost olmak.
dost kalmak, teveccühünü muhafaza etmek. Verb
müşteriye itina göstermek Verb
biriyle arkadaş kalmaya çalışmak Verb
biriyle iyi geçinmeye çalışmak Verb
biriyle iyi ilişkiler sürdürmeye çalışmak Verb
birisiyle iyi ilişkilerini sürdürmek. Verb
hatırında/aklında tutmak, hatırlamak, unutmamak.
Bear in mind that tomorrow is a holiday.
stokta bulundurma
(top oyunlarında) topu gözden kaçırmamak, topun doğrultusunu iyi kestirmek.
elini çekmemek, devamlı meşgul olmak.
binayı bakımlı durumda tutmak Verb
bir binanın sürekli bakımını yapmak Verb
(konuşmada) nezaketten ayrılmamak, ağzını bozmamak, dilini tutmak.
He was very angry with his boss,
but he kept a civil tongue in his head.
Verb
bir karayolunun bakım ve onarımını yapmak Verb
öğrenciyi oda hapsiyle cezalandırmak Verb
bir yola devamlı bakmak Verb
teknolojideki gelişmeleri takip etmek Verb
teknolojik gelişmeleri takip etmek Verb
bir malı stokta bulundurmak Verb
işgal birliklerini bir ülkede tutmak Verb
işgal birlikleri bir ülkede tutmak Verb
formunu bozmamak Verb
pratiğini kaybetmemek Verb
alışkanlığını/melekesini kaybetmemek.
He tried to keep his hand in at tennis by playing a little at least once a week. Verb
bir şeye katlanmak Verb
hiç tehlikeye girmemek Verb
mücevherlerini banka kasasında saklamak Verb
kiraya verdiği evin oturulabilir halde onarımını sağlamak Verb
kozlarını elinde tutmak Verb
ön planda kalmak Verb
bir sınıfta düzeni sağlamak Verb
sınıfta düzeni sağlamak Verb
evrakları kendi saklamak Verb
birini içeride bırakmak Verb
birini içeride tutmak Verb
birinin giyimini kuşamını sağlamak Verb
birini yerinden oynatmamak Verb
birine gereken cevabı vermek Verb
birini bilgisizlik içinde bırakmak Verb
birine para temin etmek Verb
birini kadrosunda tutmak Verb
birini hapiste tutmak Verb
birine bir şey söylememek Verb
öngörmek Verb
vücudu formunda tutmak Verb
sigorta poliçesinin yürürlükte kalmasını sağlamak Verb
teknolojideki gelişmeleri takip etmek Verb
teknolojik gelişmeleri takip etmek Verb
ilgisini/alâkasını devam ettirmek, ilgisini kesmemek, bir işle sürekli olarak meşgul olmak, hünerini/melekesini
kaybetmemek, üstünde devamlı çalışmak.
sıcağa dayanamamak
bu et buzdolabında üç gün bozulmadan durur