kiss

  1. öpmek.
    He took her in his arms and kissed her (on the lips)/kissed her lips.
    kiss the children
    goodnight/goodbye: yatarken/ayrılırken çocukları öpmek.
    He kissed her (on the) cheek: Yanağından öptü.
    She kissed away the child's tears: Çocuğun gözyaşlarını öperek sildi.
  2. (bilardo) (top topa) tokuşma(k), hafifçe dokunma(k).
    The 2 balls kissed.
  3. öpüşmek.
    They kissed when they met.
    They kissed goodbye when they went away: Öpüşerek veda ettiler.
  4. öpüş, öpücük, öpme, öpüşme, buse.
  5. hafifçe sürünmek/dokunmak/okşamak.
    The wind kissed her hair. A soft wind kissed the treetops.
  6. beze: yumurta akı ve şekerle yapılmış hafif bisküvit.
  7. çikolatalı sucuk: çikolata, ceviz, Hindistan cevizi vb. ile yapılmış şekerleme.
elle öpücük göndermek Verb
birine öpücük göndermek Verb
birine eliyle öpücük göndermek Verb
içten öpüş, dilleri birbirine sürterek öpme Noun
Fransız öpüşü: ağız açık ve diller birbirine sürtünerek öpüşme.
dilleri birbirine sürterek/emerek öpüşme.
birini öpmek Verb
birine öpücük vermek Verb
öpmek Verb
öpücük kondurmak Verb
dilleri birbirine sürterek/emerek öpüşme.
el ile öpücük göndermek.
barışmak.
koklaşmak Verb
ağrıyı öpücükle geçirmek.
(hükümette büyük bir mevkie atanınca) kralın/kraliçenin elini öpmek.
tehlikeli ilişki/söz/eylem, facia, bir kimsenin mahvına sebep olan şey.
It's the kiss of death whenever
he tries to repair the engine: Ne zaman motoru tamire kalkışsa büsbütün mahveder.
Noun
ağızdan sun'î teneffüs: boğulmakta olan bir kimseyi kurtarmak için ağzından üfleyerek ciğerlerine hava göndermek. Noun
can kurtarma, canlandırma, canlılık, hayatiyet, canlandıran/hayatiyet veren nesne.
Government investment
would be the kiss of life to the coal industry.
Noun
yaşam öpücüğü
barış öpücüğü: kilise âyinlerinde Hristiyanlık sevgisi ile birliğini temsilen öpüşme. Noun
öldürmek Verb
birinden kaçmak Verb
birini kovmak Verb
öpüşmek Verb
yağmadan
ya da kârdan payını almamak Verb
bir şeyi fırlatıp atmak Verb
bir şeye güle güle demek Verb
kitaba el basmak, kutsal kitabı öperek yemin etmek.
yenilmek
öldürülmek Verb
(a) kayıtsız şartsız teslim olmak, (b) ölmek.
birini ihraç etmek Verb
çıkarmak Verb
cezaya boyun eğmek Verb
çocuk oyuncağı
öptürmek Verb