koyma

English Turkish Phrases

food price labelling koyma ; food- processing company
gıda maddelerine fiyat etiketi gıda maddeleri işleme şirketi
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. put
  2. set
  3. placement
  4. placing
  5. laying
  6. putting
  7. putting in
  8. instatement
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

el koyulan eşya
confiscated belongings Noun
eli taşın altında olmak
to have skin in the game Verb, Idioms
elkoyma
seizure Noun, Criminal Law
karşı koyma
opposition Noun
vergi koymak
levy a tax Verb, Civil Law
(hukukta) el koyma
take
(mahkeme kararıyla) el koyma
impoundage impounding
ad koyma
naming
adıni koyma
naming
adını koyma
naming
akıl hastanesine koyma
commitment to a mental institution
antrepoya koyma
placing in bond
antrepoya koyma
wharfing
araya mesafe koyma
at arm's length
bir kenara koyma
setting aside
bir oyun sahneye koyma
putting-on of a play
bir vatan haininin servetine el koyma
single escheat
bir yola park yasağı koyma
restriction of a road
cetvel haline koyma
tabulation
cetvel haline koyma
tabulating
düzene koyma
organization Noun
düzene koyma
regulation Noun
el koyma
seizure
el koyma
attachment Noun
el koyma
distraint
el koyma
expropriation Noun
el koyma
requisition Noun
el koyma
appropriation Noun
el koyma
confiscation Noun
el koyma
grab
emtiayı gümrük antreposuna koyma
bonding
enternasyonal hale koyma
internationalization
eski tarih koyma
antedating
fiyat koyma
price marking
fiyat koyma
determination of price
fiyat koyma
pricing
gemiye el koyma
arrest of vessel
geri tarih koyma
dating back
gıda maddelerine fiyat etiketi koyma
food price labelling
hepsini aynı şekle koyma
regimentation
icra yoluyla uygulamaya koyma
enforcement by writ
iki fiyat koyma
dual pricing
ilan koyma
putting in of an advertisement
ileri tarih koyma
dating forward
imza yerine işaret koyma
signature by mark
kaçak mallara el koyma
impoundage impounding of contraband goods
kanun koyma
legislation Noun, Law
kanun koyma
lawgiver
kanun koyma
enactment of law
kanun koyma
enactment Noun
karşı koyma
opposition Noun
karşı koyma
deprecation
karşı koyma
defiance
karşı koyma
opposing
kayıt koyma
stint
kaza yetkisi (davaya bakıp hükmü icra mevkiine koyma
complete jurisdiction
kitap sayfalarına numara koyma
paging
kota koyma
rationing
kurallar koyma
institution of rules
maaşa haciz czi koyma
execution of wages
maaşa haciz koyma
execution of wages
mahkeme marifetiyle icra mevkiine koyma
enforcement through a court
marka koyma
marking
masada kendi yiyeceğine tuz ve biber koyma
autocondimentation
numara koyma
numeration
ortaya koyma
display
para koyma
investment Noun
perakende fiyatını koyma
setting the retail price
poliçeye eski tarih koyma
back dating
rehine koyma
pawn
resmen yürürlüğe koyma
promulgation
sahneye koyma
stage direction
sahneye koyma
enactment Noun, Performing Arts
sahneye koyma
presentation Noun, Performing Arts
sahneye koyma
staging
saldırı ya da çaba olarak varını yoğunu ortaya koyma
grand slam
sermaye koyma
putting up of funds
sıkıyönetim koyma
imposition of martial law
sıraya koyma
collocation Noun
sıraya koyma
marshal l ing
söz arasına koyma
interjection
standart koyma
standards setting
tarih koyma
to dateline
tarih koyma
dating
ücrete el koyma
wage distraint
üstüne koyma
superposition
uygulamaya koyma
implementation Noun
uygulamaya koyma
institution Noun
veraset ve intikal vergisi koyma
inheritance taxation
vergi koyma
imposition of taxes
vergi koyma
tax levy
vergi koyma
establishment of a tax
vergi koyma
levy
vergi koyma
impose a tax
yağ koyma
lubrication Noun
yaprak şekline koyma
foliation
yasa çıkararak mahkûm edip mallarına el koyma
attainder
yasa ile vergi koyma
tax levy
yasa koyma
legislation Noun, Law
yeniden sahneye koyma
reenactment
yeniden vergi koyma
reimposition
yeniden yürürlüğe koyma
reactivation
yerine koyma
replacement Noun
yerine koyma
compensation Noun
yerine koyma
substitution Noun
yürürlüğe koyma
imposition Noun
yürürlüğe koyma
putting into force
yürürlüğe koyma
enforcement Noun
yürürlüğe koyma
carrying into effect
(araba) özel eldiven koyma bölmesi
glove compartment
bir işin yürütülmesinde kurallar koyma gücü
administrative control
bir şeyin üzerine koyma veya ilave etme
superimposition
çelenk koyma töreni
wreath-laying ceremony Noun
el koyma tutanağı
confiscation report Noun, Law
el koyma, haciz
seizure
fiyat koyma özgürlüğü
freedom of price formation
haciz koyma hakkı
right of attachment
isim koyma hakkı
right to name
kanun koyma görevi
legislative function
kanun koyma hakkı
right to legislate Noun, Politics-Intl. Relations
kanun koyma inisyatifi
legislative initiative
kanun koyma süreci
process of legislation
kanun koyma yetkisi
lawmaking power
sahneye koyma ile ilgili
directorial
sahneye koyma sanatı
stagecraft
yerine yenisini koyma maliyeti
replacement cost
zaptetme, el koyma, haciz
seizure
Turkish-English phrases from Zargan's own database