(
him/them etc.): aptallığın ta kendisi, akılsızlığın daniskası (budur).
“ I decided to accept it.” “More fool you, I wouldn't do that, no matter how much they offer.” “Kabul etmeye karar verdim.” “Akılsızlığı bırak, ben olsam servet bağışlasalar kabul etmem.”
Yazıklar/lânet olsun sana!
hapşıran bir kişiye'çok yaşa'sözü
zarar ziyan tarafınıza aittir
ödemeniz gereken; borcunuz olan
senin yerinde olsaydım
Adverb
(a) unutma(yınız) ki.
“Erol has been very bad-tempered this week.” “Yes, but mind you, he's been rather ill recently.” (b) buna rağmen, öyle olsa bile, yine de.
She's a very nice girl, mind you, but I wouldn't want to marry her: Çok iyi bir kız, ama yine de onunla evlenmek istemem. (c) öyle olmasına öyle, orası muhakkak ama.
birşeyi arkada bırakmak
Verb
birşeyin üstesinden gelmek
Verb
birşeyi geride bırakmak
Verb
birşeyi geçmişe gömmek
Verb
(ekseriya küçültücü anlamda) bulduğuna şükret, başka ne beklenir? bunları arama/unut.
When I arrived late I couldn't get a hot bath and a good meal; still that's country hotels for you: Geç vakit varınca ne sıcak bir banyo, ne doğru dürüst yemek bulabildim. Köy otellerinden başka ne beklenir?
ne gezer! nerede! böyle şey arama! demek ki bu!
There's gratitude for you! Demek ki senin minnettarlığın bu!
bu giysi seni yaşlı göstermek iyor
elbette, mutlaka, muhakkak, ne zannettin(iz) ya!
You bet I'd like to be there: Elbette orada olmak
isterdim.
You bet your life: Kesinlikle, yüzde yüz, ona hiç şüphe yok.
şaka ediyor olmalısınız !
işte! gördün mü! görüyorsun ya!
bizzat sen, kendin (ifadeyi vurgulamada kullanılır).
You yourself know it couldn't be true: Bunun
doğru olamayacağını bizzat sen (pek âlâ) biliyorsun.
You yourself told me: Sen kendin (bizzat sen) bana söyledin.
Allah cezanı versin! Kahrol!
Senin dediğin gibi olsun
Sentence
Sen nasıl istersen.
Sentence
bir şey mi demek istiyorsun ?
Takdir edersiniz ki, …
Noun
Takdir edersiniz ki, …
Noun
aramızda, gizli.
between you and me, I think he's rather stupid: Söz aramızda, bence o aptalın biridir.
İnanabiliyor musun?
Sentence
Aklın alıyor mu?
Sentence
Allah kahretsin! Gözün kör olsun! Vay utanmaz vay!
Hatırlattığın için teşekkür ederim.
Söylediğin için teşekkür ederim.
istenilen kıyafetle gidilen
buyurunuz! işte (istediğiniz)!
müşerref/memnun oldum (ilk tanışıldığı zaman söylenir).
Nasılsınız? Müşerref oldum! (Birisiyle ilk tanışılırken söylenir. Cevap olarak aynı söz tekrarlanır).
(a) fikrin(iz)/düşüncen(iz)/mütalean(ız) nedir? …'i nasıl buluyorsun(uz)?
How do you like the idea/my dress? (b) ister misin(iz)? arzu eder misin(iz)? …'e ne buyurulur?
How would you like a holiday? (c) beğeniyor/hoşlanıyor musun(uz)?
How do you like you new job? Yeni işinden hoşlanıyor musun (memnun musun)?
(a) fikrin(iz)/düşüncen(iz)/mütalean(ız) nedir? …'i nasıl buluyorsun(uz)?
How do you like the idea/my dress? (b) ister misin(iz)? arzu eder misin(iz)? …'e ne buyurulur?
How would you like a holiday? (c) beğeniyor/hoşlanıyor musun(uz)?
How do you like you new job? Yeni işinden hoşlanıyor musun (memnun musun)?
Bilginiz olsun, ...
Adverb
Aklınızda bulunsun, ...
Adverb
Haberin olsun, ...
Adverb
birinin kendisi hakkındaki düşüncelerini bilmek
Verb
ne yapılması gerektiğini bilmek
Verb
bir durumda ne yapacağını bilmek
Verb
yapılması gerekenleri bilmek
Verb
birinin kendisi hakkında ne düşündüğünü bilmek
Verb
birşeyi yapmadan önce düşünmek
Verb
Ayağını denk al!
Adjective
İşin iş! İşlerin tıkırında! Ne talihli adamsın!
It was lucky you got here in time: İyi ki (talihin
varmış ki) tam vaktinde geldin.
...'i bir daha gördüğünde
Adverb
...'i bir daha görürsen
Adverb
Ne zamandır görüşmemiştik.
Tanıştığımıza memnun oldum.
muhtemelen tanıdığınız insanlar
üzgün olduğunu söylemek
Verb
Birşey söyleyeyim mi, ...
peşin teşekkürlerimizi bildirir
Acayip! Çok tuhaf! Allah Allah!
(a) Na yaparsınız? (b) işiniz/mesleğiniz nedir?
Neyin var? Neye üzülüyorsun?
müsait olduğunuzda
Adverb
uygun bir zamanınızda
Adverb
size uygun bir zamanda
Adverb
müsait bir vaktinizde
Adverb