extent

  1. extension ile ayni anlama gelir. kaplam, kapsam, şümul. (bkz: intension ) (5).
  2. Noun alan, saha, büyüklük, mesaha, genişlik, vüs'at.
    the extent of his lands. I was surprised at the extent
    of scientist's knowledge.
  3. Noun boy, uzunluk.
    Railways carry people and goods through the whole extent of the country.
  4. Noun derece, mertebe, çap.
    to some extent = to certain extent: bir dereceye kadar.
    I agree with
    what you say to some extent.
    to such an extent that: o derecede ki, öyle ki, öylesine.
    The temperature rose to such an extent that the firemen had to leave the burning building.
    to a great/large extent: geniş ölçüde, büyük çapta.
    to the full extent of his power: elinden geldiği/gücü yettiği kadar.
  5. Noun, Law müsadere emri: alacaklıya borçlunun arazisini (geçici veya sürekli) verme emri.
  6. Noun, Law (a)
    writ of extent ile ayni anlama gelir. haciz emri: hükümete olan borcun ödenmesi için arazi
    ve malların müsadere ve haczine hükmeden emir, (b) müsadere, elkoyma.
  7. Noun (araziye vb.) değer biçme, kıymet takdiri.
  8. Noun, Logic kaplam, kapsam, şümul.
  9. Noun, Philosophy uzam, hayyiz: yer kaplama, algılanan cisimsel nesnelerin temel özelliği, uzayın bir bölümünü dolduran cisimlerin niteliği.
ancak mal varlığından sorumlu tutulmak Verb
genç bir yazarı koruması altına almak Verb
hemen konulan haciz
sınırlı bir şekilde sorumlu
bir dereceye kadar
belli bir derecede
belli bir derecede , bir dereye kadar
büyük çapta Adverb
büyük çapta
büyük çapta Adverb
büyük ölçüde Adverb
makul düzeyde
her çapta
her vüsatte
oldukça
bir dereceye kadar
tam manasıyla
en geniş anlamda Adverb
bir dereceye kadar
haciz emri.
extent ile ayni anlama gelir. Noun
alacak haczi
bir ithamın şümulü
kredinin büyüklüğü
hasarın derecesi
görevin kapsamı
sorumluluğun derecesi
zarar ziyanın büyüklüğü
vekâletnamenin şümulü
vergi muafiyetinin derecesi Noun
koruma kapsamı
teminatın kapsamı
zarar ziyanın miktarını tespit etmek Verb
bir hasarın derecesini incelemek Verb
birine ...'e kadar güvenilir
o kadar ki … Noun
o kadar ki … Noun
... olduğu ölçüde Adverb, Law
sadece ... halinde Adverb, Law
mümkün olduğunca Adverb
mümkün olduğu kadar Adverb
mümkün olabildiğince Adverb
mümkün olabildiği kadar Adverb
mümkün mertebe Adverb
eğer ... olursa Law
... olduğu kadarıyla sınırlı olmak üzere Law
pek geniş bir alan