let on

  1. (a) (sırrını) açıklamak, ifşa etmek.
    Don't let on that I told you: Sana söylediklerimi kimseye
    söyleme.
    Don't let on about the meeting: Toplantı hakkında kimseye bir şey söyleme. (b) taslamak, gösteriş yapmak, … süsü vermek, … gibi davranmak, (hal vb.) takınmak, olduğundan başka türlü görünmek.
    He passed me in the street but he didn't let on: Caddede yanımdan geçti, fakat görmemezlikten geldi.
    They knew the answer but they didn't let on: Cevabını bildikleri halde bilmez gibi davrandılar.
kefaletle tahliye etmek Verb
kiralamak Verb
kiraya vermek Verb
kira ile vermek Verb
birine tamamen güvenmek Verb
bir konuyu geniş olarak ele almak Verb
bir işi sürüncemede bırakmak Verb
(borsa) birini menfaatlendirmek Verb
birini sırdaş etmek Verb
kefaletle tahliye etmek Verb
kiralamak Verb
kiralamak Verb
bir sırrı birine açmak Verb
birşeyi birine anlatmak Verb
birşeyi biriyle paylaşmak Verb
bastırmak Verb
bir şeyi kiralamak Verb
birikmiş şeylerin birikmesine seyirci kalmak Verb
merhametli/insaflı davranmak, insaf/merhamet etmek.