limits

  1. hudut
birinin sabrını tüketmek Verb
harcamalarını makul sınırlar içinde tutmak Verb
harcamaları makul sınırlar içinde tutmak Verb
haddini bilmek Verb
kişinin kendi yetki sınırları içinde hareket etmesi
şehir sınırları Noun
şehir hrisınırları Noun
birinin yetkisini belli sınırlarla tahdit etmek Verb
fazla olmak Verb
aşırı gitmek Verb
sınırları genişletmek Verb
balık avlama sınırları Noun
sabit limitler Noun
hapishane sınırları Noun
hapishanesınırları Noun
haddini aşmamak Verb
haddini aşmak Verb
birinin yetkilerini büyük çapta kısıtlamak Verb
birinin sabrını taşırmak Verb
limit tablosu (sigortacının muhtelif iş nevileri üzerinden sigortalayacağı azami meblağları gösteren tablo
karasuları sınırları Noun
kara suları sınırları Noun
sınır antlaşması
belli sınırlar dahilinde Adverb
bir dereceye kadar, makul sınırlar içinde.
It is true within the limits: Bir dereceye kadar doğrudur.

I'm willing to help you within limits: Makul sınırlar içinde sana yardım etmek isterim.
belirli süreler içinde
sınırsız
büyüme sınırları Noun
harcamaları sınırlandırmak Verb
bir şeyin haddini aşmak Verb
yetkileri dahilinde, yetkisinin belirlediği sınırlar içinde
yetkileri dahilinde
hukuk dairesinde Adverb, Law
şehir sınırları içinde
işbu antlaşmanın verdiği yetkiler dahilinde