look to

  1. (a) dikkat etmek.
    We must each look to our own work.
    look to your manners: Davranışlarına
    dikkat et! (Kendine gel; terbiyeni takın). (b) ümit bağlamak, ummak, bel bağlamak, (c) güvenmek, dayanmak, inanmak, itimat etmek.
    We look to you for help/to help us: Bize yardım edeceğinize güveniyoruz. (d)
    look to it that: … de emin olmak, kanaat getirmek, kesinleştirmek, sağlama bağlamak, tahkik etmek, içyüzünü anlamak, (e)
    look to one's laurels: elinden geleni yap(tır)mak, en iyi şekilde yapılmasını sağlamak.
üstünlüğü/önderliği başkasına kaptırmamaya çalışmak, şöhretini korumaya gayret etmek.
New developments
in the industry are forcing long-established firms to look for their laurels.
kâr yapmayı beklemek Verb
birinden destek beklemek Verb
birinden yardım beklemek Verb
birinin yardımına muhtaç olmak Verb
birinin yardımına ihtiyaç duymak Verb
birinden yardım ummak Verb
birinden birşey beklemek Verb
birinden birşey ummak Verb
birinin birşey yapmasını ummak Verb
birinin birşey yapmasını beklemek Verb
birinin birşey yapmasına ihtiyaç duymak Verb
birinin birşey yapmasına muhtaç olmak Verb
ona bakmaya tahammül edemiyordu
yeteneklerine uygun bir iş aramak Verb
ummak Verb
beklemek Verb
birşeyi yapmayı iple çekmek Verb
birşeyi yapmayı heyecanla beklemek Verb
birşeyi yapmayı dört gözle beklemek Verb
birinin cevabını beklemek Verb
birşeyi dört gözle beklemek Verb
birşeyi heyecanla beklemek Verb
birşeyi iple çekmek Verb
ilk siparişi beklemek Verb
look1 (32).
(a) saymak, hürmet etmek, saygı/hürmet göstermek, (b) takdir etmek, hayran olmak, (c) güvenmek, itimat etmek, itibar etmek.
birini saymak Verb
birine hayran olmak Verb
birine saygı duymak Verb
birine lider gibi güvenmek Verb
hediyede kusur aranmaz
Bu da bir bakış açısı.
bakınmak, göz gezdirmek.
iki dirhem bir çekirdek olmak.
çok tutumlu davranmak, her kuruşun kıymetini bilmek.
göze batmamaya çalışmak Verb
dikkat çekmemeye çalışmak Verb