majör

...'in büyük bir bölümü Noun
...'in önemli kısmı Noun
...'in büyük kısmı Noun
...'in önemli bir bölümü Noun
...'in büyük bir kısmı Noun
...'in önemli bölümü Noun
...'in önemli bir kısmı Noun
...'in büyük bölümü Noun
ham maden cevherinin yıkandığı çukur.
gemi batması gibi olağanüstü olay
yangın
çift anadal Noun, Education-Training
davul çavuşu, bando şefi, baş trampetçi. Noun
belli başlı mesleki ilgi alanı
önemli sebepler yüzünden
önemli rolü olmak Verb
binbaşı rütbesi olmak Verb
binbaşı. Military
(a) üniversitede izlenen temel ders, uzmanlık dalı.
History was his major. (b) (bir uzmanlık dalında)
öğrenci.
a chemistry major.
majör.
The scale of C major has neither sharps nor flats.
major key: majör perdesi.
major
scale: büyük ıskala.
Music
üstün kabiliyetli/yetenekli/rütbeli kimse.
ergin, reşit. minor.
büyük önerme, büyük terim.
major premise: büyük önerme.
major term: büyük terim. Logic
(İngiliz halk okullarında) aynı soyadlı öğrencilerden yaşça büyük olan.
(rütbe/boy/miktar/kapsam vb. itibarıyla) büyük.
take the major share of the profits: kârdan büyük
pay almak.
He is a major poet.
major order: (kilisede) papazlık rütbesi.
önemli, başlıca, bellibaşlı, başta/ileri gelen.
a major question. a major artist/poet.
(bir konuda) uzmanlaşmak, (bir dersi temel olarak) almak, başlıca bir mevzuu takip etmek, üniversite
öğrenimini belli bir konuda yoğunlaştırmak.
to major in math: Matematikte uzmanlaşmak.
dikkate değer, hatırı sayılır Adjective
erginlik Noun, Civil Law
anadal Noun, Education-Training
binbaşı (Bnb.) Noun, Military
gemilerin çarpışmasında ortak suç durumunda kimin daha çok kimin daha az kusuru olduğu kuralı
ana eksen Noun, Astronomy
başlıca sebep
büyük değişiklikler
esas sorun
belli başlı tüketim maddeleri Noun
klinik depresyon Noun, Psychiatry
majör depresyon Noun, Psychiatry
majör depresif bozukluk Noun, Psychiatry
ağır depresyon Noun, Psychiatry
majör depresif bozukluk Noun, Psychology
klinik depresyon Noun, Psychiatry
majör depresif bozukluk Noun, Psychiatry
ağır depresyon Noun, Psychiatry
majör depresyon Noun, Psychiatry
kahya
vekilharç
büyük tasarruflar Noun
belli başlı teçhizat
bir işin belli başlı yönleri Noun
tümgeneral. Noun
tümgeneral (Tümg.) Noun, Military
anayol
büyük doku uygunluk kompleksi. (mhc) Noun, Medicine
büyük nifak Noun, Religion-Faith
belli bir konu üzerinde yoğunlaşmak Verb
iş idaresinden tez yapmak Verb
bir ana dalda okumak Verb, Education-Training
bir ana dal öğrenimi görmek Verb, Education-Training
bir ana dal derecesi almak Verb, Education-Training
başlıca kalemler Noun
büyük cihat Noun, Religion-Faith
majör ton
ulusal lig Sports
belli başlı piyasa
belli başlı gelir kaynakları Noun
ana gaye
esas amaç
ağır suç.
büyük saldırı
başlıca bir konu üzerinde yoğunlaşmak Verb
bir konuda uzmanlaşmak Verb
birşey üzerinde yoğunlaşmak Verb
dikkatini birşeye yöneltmek Verb
birşeye yoğunlaşmak Verb
büyük revizyon
donanımın büyük kısmı
temel sorunlar Noun
büyük kısım
başlıca uğraş
önemli şartlar Noun
büyük onarım
büyük tamirat
ana yol
ana trafik yolu
büyük şirk Noun, Religion-Faith
(briçte) kupa ve maça.
en büyük tedarikçi firma
(US) uzun bir süre içinde pazar gelişimi
oy çoğunluğu
büyük savaş
askerî gaydacıların çavuşu. Noun
binbaşılık
başçavuş.
kıdemli başçavuş (Kd. Bçvş.) Noun, Military
büyük bir siyasi tartışmaya dönüşmek Verb
büyük ayı
önlenmez neden, mücbir sebep.
mücbir sebep Noun, Law
  1. Adjective, Medicine major
clinically depressed Adjective, Psychiatry
main act
major depressive disorder Noun, Psychology
clinical depression Noun, Psychiatry
major depression Noun, Psychiatry
major depressive disorder Noun, Psychiatry
clinical depression Noun, Psychiatry
major depression Noun, Psychiatry
major depressive disorder Noun, Psychiatry
major key

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Batı mûsikîsinde ses dizisi iki tam, ... aralıktan meydana gelen dizi