bozmak, ihlâl etmek, halel getirmek.
The noise marred the peace of the night. Nothing marred the unanimity of the proceedings.
Transitive Verb
zarar vermek, hasara uğratmak.
Transitive Verb
sakatlamak, zedelemek.
A large scratch marred the table.
Transitive Verb
mahvetmek, tahrip etmek.
make or mar someone: birini ihya etmek ya da mahvetmek.
Transitive Verb
engel/mani olmak, tıkamak.
Transitive Verb
birine uğur veya uğursuzluk getirmek
Verb
birinin işini bozmak
Verb