mesru

Turkish-English Phrases

benim meşru hakkım
my just right
bir kimsenin meşru hakkını kullanmasını engellemek
to disturb someone in the lawful enjoyment of a right Verb
bir şeyi meşru veya fiili olarak kontrol etmek
to control something de jure or de facto Verb
devlet parasını meşru amaçlarla kullanmak
to use public money only for legitimate purposes Verb
devlet parasını meşru amaçlarla kullanmak
to use public money for legitimate purposes Verb
gayri meşru
unfathered
gayri meşru
unlawful
gayri meşru
illegitimate
gayri meşru
contrary to the law
gayri meşru
illegal
gayri meşru
of illegitimate descent
gayri meşru
of illegitimate birth
gayri meşru
born out of wedlock
gayri meşru
misbegotten
gayri meşru
dishonest
gayri meşru aşk
illegal love
gayri meşru bir çocuğun tabii babası
natural father Noun
gayri meşru cinsel ilişki
illicit connection
gayri meşru cinsel ilişki
unlawful carnal knowledge
gayri meşru çocuğun babası olarak bilinen kimse
putative father
gayri meşru çocuk
love child
gayri meşru çocuk
child born out of wedlock
gayri meşru çocuk
illegitimate child
gayri meşru iş
dishonest business
gayri meşru kazanç
illicit pimss
gayri meşru yoldan edinilmiş
ill acquired-
gayri meşru yoldan edinilmiş
ill-acquired
hukuki ve meşru statüye sokma
legitimation
meşru
legal
meşru
licit
meşru
true
meşru
lawful
meşru
valid
meşru
allowable
meşru
rightful
meşru
legitimate Adjective, Law
meşru amaç
legitimate purpose Noun
meşru bir şekilde
legitimately Adverb
meşru çocuk
legitimate child
meşru çocuk
child born in wedlock
meşru çocuk
born in lawful wedlock
meşru evlat
legitimate issue
meşru evlatlar
lawful heir
meşru evlatlar
lawful issue
meşru hak
legitimate interest
meşru hak iddiası
lawful demand
meşru hedef
fair game
meşru hedef
legitimate target Noun, Military
meşru hükümet
legitimate government Noun, Politics-Intl. Relations
meşru hükümet
legal government
meşru kılmak
to legitimize Verb
meşru kral
legitimate king
meşru luğunu dava konusu yapmak
to contest the legitimacy Verb
meşru luk karinesi
presumption of legitimacy
meşru luk verme
legitimation
meşru mirasçı
heir-at-law
meşru mirasçı
apparent heir
meşru mirasçılar
legitimate heirs Noun
meşru müdafa
self defence
meşru müdafaa
lawful defense
meşru müdafaa
excusable homicide
meşru müdafaa
lawful defence defense
meşru müdafaa
self-balancing
meşru müdafaa
legitimate defence defense
meşru müdafaa
valid defense
meşru müdafaa
self-defence Noun, Criminal Law
meşru müdafaa
self-defense Noun, Law
meşru müdafaa defisi
plea of necessity
meşru müdafaa defisi
plea of duress
meşru müdafaa defisinde bulunmak
to urge a plea of necessity Verb
meşru müdafaa durumunda bulunmak
to flee to the wall Verb
meşru müdafaa halinde
in sefl-defense
meşru müdafaa halinde
in legitimate defense
meşru müdafaa iddiasında bulunmak
to plead duress Verb
meşru müdafaa ile birini öldürmek
to kill someone in self- defence Verb
meşru nedenler
legitimate reasons Noun
meşru olarak
legitimately Adverb
meşru olarak
de jure
meşru olarak doğmuş
born lawful in wedlock
meşru olmak
to stand good in law Verb
meşru olmayan
illegal
meşru parti
real party
meşru sebepler
legitimate reasons Noun
meşru şekilde
by lawful means
meşru soydan gelen
of legitimate descent
meşru talep
lawful claim
meşru talep
existing claim
meşru talep
legitimate claim
meşru talep
claim in equity
meşru ticaret
lawful trade
meşru vâris
heir apparent
meşru vasıta ve yollar
legitimate ways and means Noun, Law
meşru ve muteber şart
lawful condition
meşru veya hukuki bir hak
(Lat.) jus legitimum (in latin)
teslimi meşru şekilde rehin
dead pledge
Turkish-English phrases from Zargan's own database

meşru
Dince yasaklanmayan, dîne, şerîata, akla, vicdâna ... ve geleneklere uygun olan