mevsim

Turkish-English Translation

  1. tide
  2. season
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(bir şeyin) mevsimi
in season
açılış açılma mevsimi
opening season
açılış mevsimi
opening season
av mevsimi
game season
avlanma mevsimi
shooting season
bahar mevsimi
spring tide
bir şeyin mevsimi
in season
çalışma mevsimi
working season
çiftleşme mevsimi
mating season Noun, Zoology
haftanın dönemi ya da yılın mevsimi
peak use period
hasat mevsimi
harvest
inşaat mevsimi
building time
inşaat mevsimi
building season
iş mevsimi
business season
iş mevsimi
business climate
kış mevsimi
winter season
mevsimsel grip
seasonal influenza Noun, Medicine
satış mevsimi
selling season
satış mevsimi
marketing season
sevkıyat mevsimi
shipping season
seyahat mevsimi
travel season
tatil mevsimi
holiday season
tiyatro mevsimi
theatrical season
turist mevsimi
tourist season
turizm mevsimi
tourist season
vergi tahsili mevsimi
taxgathering season
yağmur mevsimi
rainy season
yağmur mevsimi
the rains
yaz mevsimi
summer
yaz mevsimi
summertime
(av) kapanan mevsim
closed season
(giyim sanayii) ölü mevsim
pinnackle season
av için kapalı mevsim
closed season
av müsaadesi olan mevsim
open season
avlanmanın yasak olduğu mevsim
fence season (time)
avlanmanın yasak olduğu mevsim
close season
belli hayvanların avlanmasının caiz olduğu mevsim
open season
durgun mevsim
dull time
en çok inşaat yapılan mevsim
peak construction season
kapanan mevsim
(hunting) closed season
kurak mevsim
season of drought
kurak mevsim
dry season
kuru mevsim
dry season
ölü mevsim
dead season
ölü mevsim
the off season
ölü mevsim
the slack season
ölü mevsim
silly season
ticaretin en faal olduğu mevsim
busy season
yağmurlu mevsim
rainy season
yağmurlu mevsim
wet season
mevsim arası
between season
mevsim arası modası
interseason fashion Noun
mevsim dalgalanmaları
seasonal fluctuations Noun
mevsim değişiklikleri
seasonal swings Noun
mevsim dışı arasında kalan takvim dönemi
shoulder pad shoulder period
mevsim dışı zamanlarda
in the off season
mevsim dolayısıyla işlerin iyiye gitmesi
seasonal upswing
mevsim eğilimi
seasonal trend
mevsim faktörleri
seasonal factors Noun
mevsim fiyat artışı
seasonal price-increase
mevsim fiyat artışı
seasonal price increase
mevsim fiyat dalgalanmaları
seasonal price fluctuations Noun
mevsim fiyatları
seasonal rates Noun
mevsim gereği işyerinin tatil edilmesi
seasonal shutdown
mevsim göçü
seasonal migration
mevsim harici iş
off-season work
mevsim ihtiyaçları
seasonal requirements Noun
mevsim indirimleri
seasonal allowances Noun
mevsim işçisi
seasonal worker
mevsim kesatlığı
seasonal sickness
mevsim koşulları yüzünden
on seasonal grounds
mevsim kredisi
seasonal loan
mevsim kredisi
seasonal advances
mevsim malı
seasonal commodity
mevsim malı
seasonal item
mevsim malları
seasonal articles Noun
mevsim malları
seasonal goods Noun
mevsim mallarının modasının geçmesi
obsolescence of seasonal goods
mevsim mallarının teşhiri
seasonal display
mevsim reklamcılığı
seasonal advertising
mevsim satışı
seasonal sale
mevsim sel iskonto
seasonal discounts
mevsim sel yoğunlaşma
seasonal concentration
mevsim sergisi
seasonal display
mevsim siz
out of season
mevsim sonu
late season
mevsim sonu
post season
mevsim sonu
off season
mevsim sonu
the tail end of the season
mevsim sonu alımı
off- season buy
mevsim sonu bilet ücreti
off-season fare
mevsim sonu fiyatı
off-season price
mevsim sonu satış
clearance sale
mevsim sonu satışı
end-of-session sale
mevsim sonu satışı
end of season sale
mevsim sonu satışı
end-of-season sale
mevsim sonu satışı
end- of-season sale
mevsim sonu tasfiye satışı
seasonal clearance (closing out , br) sale
mevsim sonu yapılan fiyat indirimleri
off-season price concessions Noun
mevsim talebi
seasonal demand
mevsim ticareti
season business
mevsim ticareti
seasonal trade
mevsim tüketimi
seasonal consumption
mevsim üretimi
seasonal production
mevsim ürünleri
products of the season Noun
mevsim ürünleri
seasonal products Noun
mevsim yiyecekleri
seasonal foods Noun
(demiryolu) (belli eşya taşımak için) mevsim ücret tarifesi
seasonable rate
bir şeye bir mevsim boyu tahammül etmek
to endure something for a season Verb
indirimli mevsim bilet ücreti
low seasonal fare
kış mevsim sonu satışları
january sales Noun
ölü mevsim (her ticaretin kendine özel durgun olduğu süre
dead season
stoku gelecek mevsim için saklamak
to carry over stock from one season to the next Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir takvim yılının iklim şartları bakımından ... dört bölümünden her biri
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.