miras

Turkish-English Translation

  1. Noun, Law inheritance
  2. Noun, Civil Law succession
  3. estate
  4. heritage
  5. legacy
  6. descent
  7. deceased's estate
  8. decedent's estate
  9. bequest
  10. heirship
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Arkeolojik Mirasın Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
European Convention on the Protection of the Archaeological Heritage Noun, International Law
Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi
Convention for the Protection of the Architectural Heritage of Europe Noun, International Law
devletin mirasçılığı
state inheritance Noun, Civil Law
mirasçı
successor Noun, Civil Law
mirasçılık
heirdom Noun
(son vasiyetname) kanuni miras
lawful issue
ayrılmış miras
several inheritance
babadan kalan miras
patrimony
babadan oğula geçen miras
lineal succession
beklenen miras
expectant estate
beklenmek en miras
expected estate
belirli mal vasiyeti ödendikten sonra kalan net miras
net estate
bir evden ibaret miras
inheritance consisting of a house
brüt miras
gross estate
dul kadına kocasından kalan üçte bir miras
thirds
düşünsel miras
intellectual heritage Noun
füruun usulden tevarüs ettiği miras
linear inheritance
gayri menkul miras
real estate assets
gayrimenkul miras
real-estate inheritance
hayırseverlik kuruluşuna bırakılan miras
charitable bequest
hemen tevarüs edilen şartsız miras
absolute legacy
henüz tevarüs edilmemiş miras
estate in abeyance
ikinci oğlana kalan miras
secundogeniture
kanuni miras
heir general
kanuni miras
lawful issue
kanuni miras
intestate succession
kimsenin talep etmediği miras
estate in abeyance
kısmi miras
partial succession
kültürel miras
cultural heritage Noun, International Law
menkul miras
(US) movable property
muayyen mal vasiyeti ödendikten sonra kalan net miras
net estate
müşterek miras
coinheritance
müşterek miras
coheritage
muteber olmayan miras
estate in abeyance
mutlak miras
absolute legacy
nakdi miras
cash legacy
nakit kalan miras
cash legacy
nakit miras
cash legacy
ortak miras
joint heritage
ortak miras
(US) joint heritage
paylaşılmadan duran miras
inheritance in abeyance
sabırsızlıkla beklenen miras
dead men's shoes
sahipsiz miras
vacant succession
şartsız miras
absolute legacy
somut olmayan kültürel miras
intangible cultural heritage Noun, International Law
tarihi miras
historical heritage Noun
tercihli miras
preference legacy
tevarüs ettiği miras
linear inheritance
vasiyet edilen kişinin ölmesi üzerine akamete uğrayan miras
lapsed legacy
vasiyet olunan mal çıkarıldıktan sonra kalan net miras
net estate
vasiyetle bırakılan miras
testamentary succession
vasiyetname ile bırakılan miras
heir of provision
vasiyetname ile bırakılan miras
heir by device
vasiyetname yle bırakılan miras
testate estate
vasiyetnameyle bırakılan miras
testate estate
ya da ek miras
accumulative legacy
yerel adetlere uygun miras
heir by customs
miras alacaklısı
creditor of the estate
miras alacaklısı
person of inheritance
miras almak
to receive a legacy Verb
miras almak
to inherit Verb
miras almaya ehil
qualified to inherit
miras almaya ehil
entitled to inherit
miras almaya ehil
qualified inherit
miras almaya hakkı olan kişi
qualified to inherit
miras avcılığı
heredipetry
miras avcılığı
hereditary
miras avcısı
legacy monger
miras avcısı
legacy hunter
miras bekleme durumu
expectant state
miras belgesi
heir's certificate
miras bırakan
deceased person
miras bırakan
decedent Noun, Law
miras bırakan
testator Noun, Law
miras bırakma
leaving
miras bırakmak
to bequeath a legacy Verb
miras bırakmak
to leave Verb
miras bırakmak
to portion Verb
miras borcu
ancestral debt
miras dışında bir yolla edinmek
to purchase Verb, Law
miras durumu
hereditary state
miras eşyası
article of property Noun
miras hakkı
right of inheritance
miras hakkı yoluyla
by right of inheritance
miras hakkından vazgeçme
renouncement of a succession
miras hakkından vazgeçme
renouncement of succession
miras hakkını bekleyen mirasçı
expectant heir
miras hakkını belirli bir füru zümresine inhisar ettirmemek
to disentail Verb
miras hukuku
inheritance law Noun, Civil Law
miras ile intikal edilebilen haklar
hereditament
miras işlerine bakan hâkim
prerogative officer
miras kalabilme
heritability Noun
miras kalacağını bekleyerek ona göre davranmak
to reckon on an inheritance Verb
miras kalacağını ümit ederek ona göre davranmak
to reckon on an inheritance Verb
miras kalan ev
ancestral home
miras kalan gayrimenkul
ancestral estate
miras kalma
descent
miras kalması mümkün olan
inheritable
miras kanunu
law of succession
miras kanunu
inheritance act
miras kanunu
law of inheritance
miras kanunu
(Br) Inheritance Act
miras konusu olabilen şeyler
(Br) hereditaments Noun
miras konusu olabilen şeyler
hereditaments Noun
miras muhammini
district valuer
miras olarak bırakılabilecek maddi mallar
corporeal hereditament
miras olarak bırakmak
to bequeath Verb
miras payı
portion of inheritance
miras payı
hereditary share
miras payından vazgeçmek
to renounce a succession Verb
miras paylaştırma kararı
decree of distribution
miras paylaştırma planı
scheme of inheritance
miras paylaştırma planı
(Br) scheme of inheritance
miras sırası
order of succession
miras taki pay
portion in an inheritance
miras tenfiz memuru kefaleti
probate bond
miras tenfiz memurunca kredi alınma
borrowing by representative
miras tevarüs etmek
to come into an heirdom Verb
miras ve vesayet işlerine bakmaya yetkili bir mahkeme
surrogate's court
miras vergilendirme için kıymet takdiri
appraisal for inheritance taxation
miras vergilendirme için kıymet takdiri
appraisal for inheritance taxation purposes
miras yolu ile intikal etmiş varlıkla ilgili
profectitious
miras yoluyla
by inheritance
miras yoluyla düşmek
to acrue by way of succession Verb
miras yoluyla elde edilen mülkiyet
title by descent
miras yoluyla emlak sahibi
hereditary proprietor
miras yoluyla geçebilme
heritability Noun
miras yoluyla intikal edebilme
heritability Noun
miras yoluyla intikal eden
hereditary
miras yoluyla intikal eden mal
heirdom
miras yoluyla intikali mümkün
(US) heritable
miras yoluyla intikali mümkün
heritable
miras, veraset
inheritance
mirasçının serbestçe tasarrufta bulunabileceği miras hissesi
disposable portion of property
(bir haladan) miras beklemek
to have expectations (from an aunt) Verb
(İskoçya) miras yoluyla aktarılan haklar
heritable rights Noun
(New Mexico) miras mahkemesi
prefect's court
aynı vasiyetnamede önceki bir mirasa eklenen miras
cumulative legacy
babadan miras yoluyla geçen
patrimonial
babadan oğula miras bırakmak
to hand down Verb
beklenen miras hakkı
reversion of an inheritance
bir kimsenin miras yolu ile sahip olduğu
estate in fee-tail
bir kimsenin miras yolu ile sahip olduğu
estate in tail
bir miras tevarüs etmek
to inherit an estate Verb
bir mirasa ek başka bir miras
accumulative legacy
bir şeyi miras yoluyla tevarüs etmek
to receive something by inheritance Verb
bir şeyi tercihli miras olarak vasiyet etmek
to bequeath something as a preference legacy Verb
birine bir miras bırakmak
to leave a legacy to sb Verb
birine miras bırakmak
to vest someone with an inheritance Verb
birine miras bırakmak
to put someone in possession of an inheritance Verb
birşey miras kalmak
to come into something Verb
büyük miras bırakmak
to cut up well Verb
büyük oğluna miras bırakmak
to portion to the eldest son Verb
gayri menkul mülkiyetinin miras yoluyla devri
freehold reversion
gayrimenkul mülkiyet inin miras yoluyla devri
freehold reversion
gelecekteki bir miras hakkından vazgeçme
renunciation of an inheritance
ilk çocuğun miras hakkı
primogeniture Noun, Law
kanunen miras kalmış gayri menkul mülkiyeti
freehold in law
kanuni miras hakkı sırası
statutory order of distribution
kanuni miras payı
statutory forced share
kanuni miras payı
statutory portion
kanuni miras payı
distributive share
kanuni miras payı
hereditary share
kanuni miras payı
(US) statutory portion
kanuni miras yoluyla tevarüs etmek
to take by descent Verb
kendisine birşey miras kalmak
to come into something Verb
küçük oğlun babadan miras alma hakkı
junior right
kültürel miras alanları
cultural heritage sites Noun
kültürel miras ve turizm
cultural heritage and tourism Noun, Education-Training
mülk miras kalmak
to come into property Verb
mutlak miras (şartsız miras
absolute legacy
şartlı olarak miras bırakılan mülk
entailment Noun, Civil Law
satılmaması koşuluyla miras bırakma
entailment Noun, Civil Law
tasarruf nisabı (murisin serbestçe tasarrufta bulunabileceği miras hissesi
disposable portion of property
tek bir mirasçıya hasredilmiş miras
tail special
vasiyetle miras bırakan
devisor
vasiyetle miras bırakma
devising
vasiyetle miras bırakmak
to bequeath a legacy Verb
vasiyetname bırakmadan ölen kimseden miras almaya ait
abintestate
vasiyetname ile miras bırakma
disposition by testament
vasiyetname ile miras bırakma
disposition by will
vasiyetname ile miras bırakmak
to dispose of by will Verb
vesayet ve miras işlerine bakan mahkeme
court of probate
Dünya Miras Alanları Şube Müdürlüğü
Section of World Heritage Sites Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ölen bir ... para vb
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.