offence

  1. Noun kusur, kabahat, (yasa vb. yi) ihlâl, -e riayetsizlik, -e aykırılık.
    commit an offense = offence: kusur/kabahat işlemek.
  2. Noun suç.
    political offense = offence: siyasî suç.
    For what offense = offence was he arrested?
  3. Noun cürüm, cünha.
    a first offense = offence: (bir kimsenin işlediği) ilk cürüm/suç.
  4. Noun nahoş/iğrenç/tiksindirici şey.
    an offense = offence to his ear: kulağına hoş gelmeyen şey.
  5. Noun incitme, gücendirme, (hatır/kalp) kırma.
    He tried not to cause offense = offence.
  6. Noun alınma, gücenme, incinme, rencide olma, güceniklik, dargınlık, kırgınlık, iğbirar.
    to give offense
    = offence: gücendirmek, darıltmak.
    to take offense = offence: gücenmek, darılmak.
    He takes offense = offence at the slightest criticism.
  7. Noun taarruz, tecavüz, hücum, saldırı.
    weapons of offense = offence: saldırı silahları.
    The army
    proved weak in offense = offence: Ordu taarruz bakımından zayıf olduğunu gösterdi.
  8. Noun saldırgan, mütecaviz, taarruz/hücum eden (ordu, takım vb.).
  9. Noun yara, bere, zarar, ziyan, incinme, incik.
uyuşturucu suçları Noun, Criminal Law
mali suçlar Noun, Criminal Law
suçun niteliği Noun, Criminal Law
suçun maddi unsurları Noun, Criminal Law
kişisel suç Noun, Law
siyasi suç Noun, Law
asli fail Noun, Criminal Law
ciddi suç Noun, Criminal Law
suçun manevi unsurları Noun, Criminal Law
terörün finansmanı suçu Noun, Criminal Law
vurup kaçma suçu
suç işlemek Verb
davalının kefaletle tahliye edilebileceği hafif suç
iflas suçu
cezası ölüm olan suç
ağır cezalık suç
suç teşkil edebilecek hareket Noun
medeni kanuna karşı gelme
kalpazanlık suçu
suç işlemek Verb
bir suç işlemek Verb
tamamlanmış suç
işlenmesine devam edilen suç
mütemadi suç
cezayı gerektiren suç
tek bir defa değil
tekrar tekrar ika edilince teşekkül eden suç (yasak bir maddenin satışı ile iştigal etme fiilinde olduğu gibi
döviz suçu
kalpazanlık suçu
gümrük suçu
gümrük kanunlarını ihlal suçu
disiplin suçu
disiplin suçu
s bir suçun unsurları Noun
bir suçun unsurları Noun
Aklama Suçu İnceleme Grubu Noun, Organizations
suçu oluşturan unsurlar Noun
suçun ilk kez işlenmesi
mali suç
suçüstü
meşhut suç
birine zarar vermek Verb
birini yaralamak Verb
bir suçun ağırlık derecesi
ahlak suçu
atılı suç, müsnet suç Noun, Criminal Law
yeni bir suç işlenmesi halinde
suça tahrik , teşebbüs veya suikast gibi sonuçsuz kalsa da işlenen suçlar
bir suçlama jürisi huzurunda görülmesi gereken suç
ağır suç
resen takibi gereken suç
tek bir fiil ile meydana gelen suç
birlikte işlenen suç
ortak suç
gençlik suçları Noun
kanuni suç
suç işlemek niyetiyle dolaşmak Verb
aleni suç
evlilik müessesine karşı işlenen suç
evlilikte sadakat borcunun ihlali suçu
kasti olmamak Verb
askeri suç
karapara aklama suçu Noun, Criminal Law
ölüm gerektiren suç
idamlık suç
ölüm gerektiren suç
trafik suçu
(Br) trafik suçu
aynı suçtan ikinci kez yargılanamamak
adi suç Noun, Criminal Law
birinin suçunu affetmek Verb
birinin suçunu affetmek Verb
park etme suçu
bir suç işlemede katkısı olmak Verb
patent ihlali
para cezasına çarptırılacak suç
ceza gerektiren suç
(US) hapislik suç mektubu
adi suç
ceza tehdidi ile sonuçlanan suç
polisin emirlerini dinlememek suçu
(US) kabahat
politik suç
siyasi suç
öncül suç Noun, Criminal Law
cürüm
kanunun yasak ettiği fiil
bir suçun cezasını çekmek Verb
suçu ihbar etmek Verb
suçu bildirmek Verb
vergi suçu
aynı suç
ikinci kez işlenen suç
(US) ikinci kez işlenen suç
ikinci sarı karttan kırmızı kart göstermek Verb, Football
kanuni suç
zincirleme suç Noun, Criminal Law
kabahat Noun, Law
kırılmak Verb
hakaret olarak kabul etmek Verb
darılmak Verb
alınmak Verb
(US) vergi kaçakçılığı suçu
vergi suçu
isteyerek yapılmayan ama doğurduğu zararın ödenmesini gerektiren suç
şekli suç
trafik suçu
kabahat
bir suçu yargılamak Verb
saldırı savaşı
saldırı silahı
bir şahsa karşı işlenen suç
edep ve ahlak kaidelerini ihlal suçu
görgü kurallarını ihlal suçu
milli güvenliğe karşı işlenen suç Noun, Criminal Law
mala karşı işlenen suç
kamu düzenini ihlal suçu
kanunu ihlal suçu
Kimsenin hatırı kalmasın/kırılmasın.
No offense = offence was intended: Maksat hatır kırmak değildi.

No offense = offence: Gücenmeyiniz, hatırınız kalmasın.
affedilmez affolunmaz hata
bir suçu polise bildirmek Verb
en ufak bir şeyden nem kapmak Verb
doğaya karşı olan suçlar (hayvanlarla ya da eşcinseller arasında cinsel ilişki