yassı kap, güveç, çanak.
Noun
(suda yüzen) düz ve ince buz.
Noun
(toprakta açılmış) yassı çukur.
hard pan: (toprakta) sert tabaka.
Noun
(eski tüfeklerde) barut yuvası, falya tavası.
Noun
şiddetli/sert eleştiri.
Noun
(altın vb. çıkarmak için) toprağı/kumu tavada yıkamak.
Intransitive Verb
(yıkanan topraktan/kumdan) altın elde etmek.
Intransitive Verb
tavada pişirmek.
Intransitive Verb
leğende yıkamak.
Intransitive Verb
şiddetle eleştirmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak.
Intransitive Verb
(a) çevrinmek, kamerayı döndürerek filme almak/sahneyi çekmek, (b) (kamera) çevir(il)mek, döndür(ül)mek.
Intransitive Verb
betel/Hint biberi yaprağı.
Noun
betel sakızı, Hint biberi yaprağından yapılan sakız.
Noun
kızartma tavası
Noun, Food-Kitchen
(eski Yunan) orman, sürü ve çobanların tanrısı: insan bedenli, keçi ayaklı ve boynuzlu olarak dasarlanırdı.
Noun
hurdalaşmak, eskimek, işe yaramamak, değerini yitirmek.
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak, bir tehlikeden kurtulup daha fenasına yakalanmak.
kuru gürültü, saman alevi, sonuç vermeyen/kısa süren gayret/teşebbüs, sonuçsuz hamle.
(a) damla kabı: damlayan su veya yağın toplandığı kap, (b) dripping pan
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
(a) saman alevi: sonuçsuz kalan âni gayret, gösterişli bir şekilde başlayıp neticesiz kalan girişim,
(b) iddia ve gösterişle ortaya atılıp sonunu getiremeyen/başarısızlığa uğrayan kimse, (c) barutun patlamadan yanması.
kızartma tavası
Noun, Food-Kitchen
yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmak
Verb
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
Verb
umduğu gibi çıkmamak
Verb
yağ deposu: otomobillerde motor yağı deposu.
Noun
bir beladan daha kötü bir belaya.
jump out of the frying pan into the fire: bir beladan kurtulayım
derken daha kötüsüne çatmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak.
(baharatlı) et suyu.
Noun
(belirli bir) sonuca/başarıya ulaşmak, sonuç/netice vermek, başarmak, muvaffak olmak.
It didn't pan out as we expected: Umduğumuz gibi çıkmadı.
His new job is paning out well for him.
başarıya/iyi sonuca ulaşmak, başarmak, başarı ile/muvaffakiyetle sonuçlanmak.
The signs revealed that the experiment wasn't panning out.
Verb
yeni bir din gibi gelişmek
Verb
toprağı yıkayarak altın çıkarmak
Verb
pan çekim (sinema filmi ve televizyon kamerasının bir sahneyi panoramik çekimi
Turancılık, bütün Türklerin kültürel ve siyasal olarak birleşmesi ilkesi.
Noun
vb devam ettiği kahve ve lokantaların bulunduğu mahalle
popüler müzik yayıncılarının
içi borulu pasta tenceresi.
yatak ısıtıcı: içine sıcak su veya yanan kömür konarak yatağı ısıtmakta kullanılan kapalı kap.
Noun