sırf kendi tecrübelerine dayanarak, yardım görmeden.
mahcup/rezil olmak, fena vaziyette/suçüstü yakalanmak.
He thought he could succeed in robbery, but he got caught with his pants down.
içgüdüsel hareket etmek
Verb
yerinde duramamak, kabına sığamamak, bir iş yapmaya/bir şey söylemeye can atmak.
She's had ants in her pants ever since she won that ticket to Hawai: Havai'ye bilet kazandığından beri yerinde duramıyor.
ağır hareket eder olmak
Verb
mosmor kesilmek (argo)
Verb
acemice, tecrübesizce, hazırlıksız, can sıkıcı/mahcup edici durumda.
be caught with one's pants down:
gafil avlanmak, hazırlıksız yakalanmak.
dar pantalon: bedene sımsıkı oturan pantalon.
Noun
çok kısa kadın pantalonu.
Noun
şehvet, kuvvetli cinsel arzu.
get/have hot pants for: -e karşı şiddetli cinsel arzu duymak.
Noun
tam büyümüş/gelişmiş (kimse), ergin, kâmil, olgun.
büyümemiş/gelişmemiş (kimse), toy.
dar jimnastik pantolonu.
Noun
(evde) sözünü geçirmek, hükmetmek,
argo borusu ötmek.
She's the one who wears the pants : Evde onun sözü geçer/borusu öter.
birini çok korkutmak, ödünü patlatmak.