peace

  1. Noun dirlik
  2. Noun sulh
  3. barış, sulh.
  4. (tarihte) barış dönemi, barış içinde geçen süre, hazar.
  5. barış (andlaşması), sulh (muahedesi).
    Peace of Lausanne.
    sign the peace: barış andlaşması imzalamak.
  6. sükûn, huzur, âhenk.
  7. güvenlik, selamet, asayiş.
    break/disturb the peace: asayişi bozmak/ihlâl etmek.
    the breach
    of the peace: asayişin ihlâli.
  8. uzlaşma, barışma, anlaşma.
    peace offering: barış ve uzlaşma gayesiyle verilen hediye.
  9. sükûnet, iç/gönül huzuru, kafa dinlendirme.
  10. sessizlik.
  11. susmak, sükût etmek.
  12. ! sus(unuz)!
son günlerini sükûn içinde geçirmek Verb
dilini tutmak, susmak, konuşmamak.
susmak, sükût etmek, bir şey söylememek.
barışmak, uzlaşmak, sulh yapmak.
aleyhisselam Noun, Religion-Faith
barış çalışmaları Noun, Politics-Intl. Relations
barış yanlısı Noun
barış yapma Noun, Politics-Intl. Relations
barış yanlısı Adjective, Politics-Intl. Relations
sulh aleyhine
sulha karşı
barış çağrısı
silahlı barış
barış/huzur içinde,
mec. ölmüş.
barışa katılmak Verb
güvercin.
kargaşalık, ayaklanma, asayişi ihlâl etme.
asayişin ihlali
sulh ve sükûnu bozma
asayiş ihlali
sükunet ve asayişin ihlali
sükûneti
sessizliği bozmak Verb
barışı bozmak Verb
asayiş ihlali
kısa süren barış
barışa yol açmak Verb
barış getirmek Verb
barışı sağlamak Verb
barış çağrısı
toplu barış
sulh hâkimliği
barış yapmak Verb
barış yapma
barış şartları Noun
barışın koruyucuları Noun
barışı pekiştirmek Verb
sulh mahkemesi (londra)
sulh ceza mahkemesi Noun, Criminal Law
barış ilanı
tam sükûnet içinde
barış içinde
zorla dikte ettirilen
sükûneti/âsayişi bozmak/ihlâl etmek.
sulh ve sükûnun bozulması
barışın bozulması
sulh ve sükûnu bozan kişi
sulh güvercini
ekonomik barış
barış simgesi
barışı tehlikeye atmak Verb
sürekli barış
barışı sağlamak Verb
barışı sağlamak Verb
barışı tesis etmek Verb
barış sağlamak Verb
barışı tesis etmek Verb
onmak Verb
birine rahat huzur vermemek Verb
asayişi temin ile görevli memur
sahte barış
alçaltıcı barış
sınai barış
sanayi barışı
huzur Noun
iç huzuru Noun
iş barışı
sulh hakimi
barışı koruma
barış öpücüğü: kilise âyinlerinde Hristiyanlık sevgisi ile birliğini temsilen öpüşme. Noun
sürekli barış
kalıcı barış Noun, Politics-Intl. Relations
iç barışı sürdürmek Verb
barışmak, sulh yapmak.
barıştırmak, uzlaştırmak, ara bulmak.
bir barış için araya girmek Verb
dünya barışını tehdit eden şey
barış müzakerelerinde bulunmak Verb
barış şartlarını müzakere etmek Verb
dünya barışına engel
dünya barışına engel
barış için umut
barış yanlısı
uzlaşmalı barış
uydurma barış
barışı koruma
barışı korumak Verb
barışı korumak Verb
sulh teklifi
barış önerisi
barış teklifi
umumi huzur
asayiş
kamu düzeni Noun, Law
huzur içinde yatmak Verb
ebedi istirahate kavuşmak Verb
barışın geri getirilmesi
yeniden barışı sağlamak Verb
barışı yeniden tesis etmek Verb
barışı yeniden tesis etmek Verb
barış yapmak Verb
toplumsal barış Noun, Politics-Intl. Relations
sosyal barış Noun, Politics-Intl. Relations
barışı kuvvetlendirmek Verb
barışı kuvvetlendirmek Verb
sürdürülebilir barış Politics-Intl. Relations
barış tehdidi
barışı tehdit etmek Verb
barışı tehdit etmek Verb
barış anlaşması yapmak için müzakerelere girişmek Verb
barış antlaşması
bozulmamış barış
bozulmayan barış
barışı bozmak Verb
barışın ihlali
kendini barışa adamış kimse
barış arzusu
rahatlık
sulh ve sükûn
dirlik düzenlik
ne pahasına olursa olsun barış
selamünaleyküm.
barış teklifi
müzakere yoluyla barış
barış şartları Noun
barış görüşmesi
barış konferansı
barış heyeti
barış delegasyonu
dove ile ayni anlama gelir. barışçı, barış/sulh için çalışan devlet adamı.
dove (5). Noun
barış ekonomisi
barış çabaları Noun
ordunun barış zamanı kadrosu Noun
ordunun barış kadrosu Noun
saldırganlıkları sona erdirmek amacıyla yapılan diplomatik yoklama
sondaj yapma
barış gücü
barış girişimi
barış girişimi
barış sevme
barış misyonu
barış hareketi
barış müzakereleri Noun
rahatlık
kamu dirliği düzenliği
barış teklifi
barış teklifi
barış teklifi, barışı sağlamak için yapılan ve çok defa fedakârlık gerektiren girişim. Noun
güvenlik görevlisi: polis vb. gibi asayişi korumakla görevli kişi. Noun
barış harekâtı
barış teklifi
barış önerisi
barış paktı
barış antlaşması
barış müzakereleri Noun
(Kızılderililerde) barış çubuğu.
barış planı
barış politikası Noun
barış ön şartları Noun
barış için ön şartlar Noun
barış programı
barış programı
barış toplantısı
barış kararı
kardeşlik edebiyatı Noun, Politics-Intl. Relations
barış çabaları Noun
barış anlaşması
barış işareti: işaret ve orta parmakla yapılan V işareti. Noun
barış derneği
barış konuşmaları Noun
barış görüşmesi
barış şartları Noun
barış zamanı üretimi
ruhu sükûn içinde yatsın
sulhname Law
barış antlaşması
aşağılayıcı barış şartları Noun
devletlerarası barış antlaşması
barıştırmak Verb
kamu sulh ve sükûnu
kamu düzeni Noun, Law
kamu sulh ve sükûnu
barış ve düzeni yeniden sağlamak Verb