pile

  1. Noun, Construction kazık
  2. Noun yığın, küme.
    The cupboard is full of piles of books. I've got piles of work to do today.
  3. Noun (üstünde ölü vb. yakılan) odun yığını.
  4. Noun çok büyük/heybetli bina(lar).
    an ancient pile: eski büyük bir bina.
  5. Noun (a) büyük meblağ, vurgun, çok miktarda birikmiş para.
    He made a pile on that deal: O işten vurgunu
    vurdu. (b) servet, dünyalık.
    make one's pile
    k.d. küpünü doldurmak, yükünü tutmak, dünyalığını temin etmek, ömür boyu geçindirecek kadar para biriktirmek.
  6. Noun birbirine kaynak yapılıp çubuk haline getirilecek demir parçaları demeti.
  7. Noun
    reactor ile ayni anlama gelir. atom pili/reaktörü.
  8. Noun (temel/iskele yapımında kullanılan) büyük kazık (ağaç/demir/beton).
  9. Noun (arma) üçgensel şekil.
    in pile: üçgen şeklinde dizili.
  10. Noun saç, kıl.
  11. Noun tüy, hav, kuştüyü.
  12. Noun yün, kürk.
  13. Noun havlu ve kadife gibi havlı kumaş.
  14. Noun havlı/kadifemsi yüzey.
  15. Noun
    piles
    patol. (a) basur, emoroit, (b) basur memesi.
  16. Verb
    pile up: yığ(ıl)mak, kümele(n)mek, yığın/küme yapmak/olmak.
    to pile up leaves. The bills keep piling up.
  17. Verb
    pile up: birik(tir)mek, istif etmek/olmak.
    to pile up money.
  18. Verb topla(n)mak.
    pile in: üşüşmek, doluşmak.
    The bus arrived and we all piled in.
    pile on:
    üşüşmek, tepeleme doldurmak.
  19. Verb üşüşmek, karmakarışık bir grup/güruh halinde bir yere gitmek, (kaza yapan otolar) birbiri üstüne binmek, çarp(ış)ıp ez(il)mek.
  20. Verb kazık çakmak, kazıklarla sağlamlaştırmak/takviye etmek.
servet yapmak Verb
zenginleşmek Verb
mal mülk edinmek Verb
bağlama kazığı
reactor (4).
payanda
en düşük vergi diliminde olmak Verb
dayak
fore kazık, sondaj kazığı Noun, Construction
çekirdek reaktörü
beton direk
temel kazık Construction
ölü yakılan odun yığını
pil, galvani pili.
helisel kazık Noun, Construction
hurda ambarı
betonarme fore kazık Noun, Construction
palplanş Construction
tümsek
yedek depo
mal yığını
stok yığını
stok ambarı
vergi desteği
(US) çöp yığını
çöplük
pil, galvani pili.
şahmerdan, kazık varyozu/tokmağı. Noun
kazık temelli ev
göl üstü ev
kazık temel Noun, Construction
doluşmak Verb
abartmak, şişirmek, mubalâğa etmek.
kazık yük testi Noun, Construction
yanan ateşe kömür atmak Verb
silah çatkısı
kitap yığını
birikmiş mektup yığını
evrak yığını
gazete balyası Noun
odun yığını
inmek Verb
(hep birlikte) inmek.
üşüşmek Verb
acındırmak, durumu olduğundan kötü göstermek.
kazık şaftı Noun, Construction
kazık ucu Noun, Construction
kadife kumaşı
yığmak Verb
(oto) çarpmak Verb
zincirleme otomobil kazası
kümelemek Verb
borç yığmak Verb
kazık temelli ev
reactor ile ayni anlama gelir. atom pili, atom reaktörü, reaktör: Çekirdeğin sürekli bölünümü
başlatılıp kontrol altında sürdürülerek ısı veya faydalı enerji elde edilen cihaz.
eksenel kazık taşıma kapasitesi Noun, Construction
bir hesap pusulasını mektup yığını altından çekip çıkarmak Verb

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İpek kozası