powder

  1. toz.
    reduce something to powder: ezmek, ufalamak, toz etmek.
    milk powder: süt tozu.
  2. pudra.
    in the form of a powder: pudra şeklinde.
  3. barut.
    keep one's powder dry: her an harekete/savaşa hazır olmak.
    smell powder for the first
    time: ilk defa çarpışmaya girmek.
    waste one's powder and shot: emeğini israf etmek.
  4. telâş, acele.
  5. ez(il)mek, öğüt(ül)mek, toz/un haline getirmek/gelmek.
  6. pudrala(n)mak, pudra ekmek/serpmek, pudra kullanmak/sürmek.
    powder one's nose: pudralanmak, pudra sürmek.
  7. üzerine toz/un serpmek.
  8. benek benek/toz ekilmiş gibi süslemek.
Metallerin dövülmesi, preslenmesi, baskılanması ve yuvarlanması; toz metalürjisi (NACE kodu: 25.5) Noun, Trades-Professions
Metallerin dövülmesi, preslenmesi, baskılanması ve yuvarlanması; toz metalürjisi (NACE kodu: 25.50) Noun, Trades-Professions
birinin emniyeti altında olmak Verb
her ihtimale karşı hazır bulunmak Verb
hamur kabartıcı, pasta mayası.
barut: eskiden av tüfeklerinde kullanılan güherçile, kükürt ve kömür karışımı. Noun
lâğım barutu: kayaları, maden ocaklarını patlatmak için kullanılan ve güherçile yerine sodyum nitratla yapılmış barut. Noun
ağartma tozu, çamaşır/leke tozu, kireç kaymağı, kalsiyum hipoklorit, Ca(OCl)Cl: ağartıcı/renk giderici
olarak kullanılan ve su ile temas edince çözüşen bir toz.
chloride of lime, chlorinated lime, calcium oxychloride ile ayni anlama gelir.
Noun
kırmızı toz biber: çok defa kimyon, oregano, sarmısak tozu ile karışıktır. Noun
curry ile ayni anlama gelir. biberli Hint salçası, biberle karışık baharat.
yüz pudrası
pudra
fulminate 5 (b).
bir tür dinamit.
araroba ile ayni anlama gelir. bu ağaçtan elde edilip hekimlikte kullanılan acı toz.
araroba (2). Noun
meyan tozu Noun, Food-Kitchen
mango tozu Noun, Food-Kitchen
süttozu
süt tozu
parlatma tozu: camları, madenleri parlatmada kullanılan kalay oksit veya kalay/kurşun oksit tozu.
putty,
jeweller's putty ile ayni anlama gelir.
Noun
toz haline koymak Verb
. torbadaki lâvanta tozu.
barut kokusu (savaş musibeti
aksırık tozu
toz sabun
sabun tozu
tüymek, alelacele gitmek/kaçmak,
argo toz olmak, cızlamı çekmek, cızlam etmek.
tüymek, toz olmak, cızlamı çekmek, kaçmak.
talk pudrası. Noun
yüz pudrası.
diş tozu. Noun
çamaşır tozu Noun, Textile Industry
barut torbası Noun
barut fıçısı
soluk mavi, kobalt mavisi.
toz mavi Adjective
pudralık
(a) (eskiden gemilerde) toplara barut getiren miço, (b) barutçu, patlayıcı maddeyi yerleştirip patlatan kimse.
barut yanığı.
barut hakkı.
barutluk.
boynuzdan yapılmış barutluk.
(a) barut fıçısı, (b) (patlama istidadında olan) tehlikeli durum.
baruthane, cephanelik, barut deposu.
barutçu
toz metalürjisi, maden tozlarını boya vb. ile karıştırıp sıkıştırarak kullanışlı eşya yapma tekniği.
barut fabrikası Noun
barut fabrikası.
(a) (eskiden gemilerde) toplara barut getiren miço, (b) barutçu, patlayıcı maddeyi yerleştirip patlatan kimse.
tozboya
pudra ponponu.
kadınlar helâsı.
kadın tuvaleti.
koyu toz mavi Adjective
harcanan baruta değmez
harcanan barutla fişeğe yazık olmak Verb