proceeding

  1. Noun işlem, eylem, muamele.
  2. Noun ilerleme, devam etme, ileri gitme, sürdürme, kovuşturma.
  3. Noun, Law (a) yargılama yöntemi, (b) yasal kovuşturma, (c) yasal önlem/tedbir, yasal girişim, (d) duruşma, müzakere.

    The proceedings will begin at 9 a.m.: Duruşma saat 9'da başlıyacak.
çekişmeli yargılama Noun, Law
hukuk yargılaması Noun, Law
ceza davası Noun, Law
ceza yargılaması Noun, Criminal Law
adli takibat Noun, Law
yasal takibat Noun, Law
yargısal işlemler Noun, Law
ivedi yargılama Noun, Law
iki taraflı hukuk davası Noun
mukabil dava
tali yargılama usulleri Noun
tali (yargılama) usulleri Noun
tahkim usulü
tahkim muamelesi
haciz muamelesi
müsadere muamelesi
haciz davası Noun
tali yargılama
boşanma davası açmış kişileri hakimin barıştırma girişiminde bulunması
kamulaştırma işlemi Law
ceza takibatı
gıyabi duruşma usulü
icra takibi
haklı takibat
kanuni kovuşturma
adli kovuşturma Noun, Law
hareket tarzı
ehliyetsizlik davası Noun
kovuşturma şekli
parlamento oturumu
ilk adli tahkikat
veraset davası Noun, Law
korunma önlemi soruşturması Noun, Economics
süratli muhakeme
acele muhakeme usulü
iftira veya bühtan
ayni dava