Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
rave
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Verb
sapıtmak, abuk sabuk konuşmak/söyle(n)mek, sayıklamak, hezeyan etmek, atıp tutmak.
He raved all night
in his fever. He is raving at/against the government again.
Verb
(rüzgâr/fırtına/su/sel vb.) uğuldamak, kudurmak, azmak, şiddetlenmek.
The wind raved about the lighthouse.
Verb
çok övmek/methetmek, göklere çıkarmak.
She raved about her child's intelligence. The criticis raved over the play.
Verb
çılgına dönmek, çıldırmak, çılgınca bağırıp çağırmak.
Noun
sapıtma, abuk sabuk konuşma/söyle(n)me, sayıklama, hezeyan etme, atıp tutma.
Noun
(rüzgâr /fırtına/su/sel vb.) uğuldama, kudurma, azma, şiddetlenme.
Noun
çok övme/methetme, göklere çıkarma.
Noun
çılgına dönme, çıldırma, çılgınca bağırıp çağırma.
Noun
(fazla yük alması için at arabasının yanına konulan) parmaklık, destek.
Adjective
çok öven/metheden/göklere çıkaran, sitayişkâr.
His new play has been getting rave notices in the papers.
rave reviews of a new play.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
rant and rave
bağıra çağıra/öfke ile konuşmak, bas bas bağırmak.
He ranted and raved about it.
rave about sth
bir şeye son derece/çılgınca/delicesine hayran olmak, sitayişle/hayranlıkla bahsetmek.
All the girls
raved about the new singer.
rave up
cümbüş
rave up
alem
rave up
(argo) şenlik
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.