rein

  1. Noun dizgin.
  2. Noun yular.
  3. Noun yönetme/kontrol aracı.
  4. dizgini ele almak, kısıtlamak, kontrol etmek.
  5. dizginlenmek, dizginle idare edilmek, dizgine itaat etmek.
birini dilediği gibi davranmaya bırakmak Verb
checkrein Noun
dizgin.
yavaşlamak, dizginleri çekmek, durmak.
He never drew rein for a moment till he reached the river.
dizginleri gergin tutmak Verb
biniciliğe ve at alıştırmaya mahsus yedek dizgin.
(a) dizgini bırakmak, atı dizginsiz sürmek, (b)
mec. (birisine) müsamaha göstermek, hoşgörmek,
hoşgörür/müsamahakâr davranmak.
dizginleri kısmak, atı durdurmak.
geminıkısmak Verb
dizginleri kısmak, atı durdurmak.
dizginleri gevşetmek, başıboş/serbest bırakmak, salıvermek.
give free rein to one's imagination: hayallere kapılmak.
birinin dizginlerini elde tutmak Verb
birinin dizginlerini sıkı tutmak Verb
dizginleri kısmak, sıkı tutmak, müsamaha etmemek.
We will have to keep a tight rein on expenditure in the next few months.
ata dizgin vurmak.
birisini dizginlemek, kontrol/disiplin altına almak.