birini dilediği gibi davranmaya bırakmak
Fiil
yavaşlamak, dizginleri çekmek, durmak.
He never drew rein for a moment till he reached the river.
dizginleri gergin tutmak
Fiil
biniciliğe ve at alıştırmaya mahsus yedek dizgin.
(a) dizgini bırakmak, atı dizginsiz sürmek, (b)
mec. (birisine) müsamaha göstermek, hoşgörmek,
hoşgörür/müsamahakâr davranmak.
dizginleri kısmak, atı durdurmak.
dizginleri kısmak, atı durdurmak.
dizginleri gevşetmek, başıboş/serbest bırakmak, salıvermek.
give free rein to one's imagination: hayallere kapılmak.
birinin dizginlerini elde tutmak
Fiil
birinin dizginlerini sıkı tutmak
Fiil
dizginleri kısmak, sıkı tutmak, müsamaha etmemek.
We will have to keep a tight rein on expenditure in the next few months.
birisini dizginlemek, kontrol/disiplin altına almak.