scoop

  1. Noun kepçe.
  2. Noun dondurma/şeker/un vb. kepçesi, bakkal küreği.
  3. Noun (kayıktan su boşaltmak için) kova.
  4. Noun kepçe dolusu.
    two scoops of chocolate ice cream.
  5. Noun kaşık şeklinde cerrah aleti.
    a surgeon's scoop.
  6. Noun çukur, oyuk.
  7. Noun kepçe v.b. ile boşaltma.
    scoop net: (nehir dibini) tarama ağı.
  8. Noun vurgun, kelepir, gayrımeşru büyük kazanç.
    He made a big scoop on that deal.
  9. Noun (gazetecilikte) atlatma, haberi rakibinden önce yayınlama.
  10. Noun son haber.
    What's the scoop?
  11. Verb içini oymak, (çukur) açmak.
    The bulldozer scooped out a big hole.
  12. Verb (gazetecilikte) atlatmak, haberi rakibinden önce yayınlamak.
  13. Verb toplayıp yığmak, istif etmek.
(uçaklarda vb.) havalandırma cihazı. Noun
bir hamlede, bir vuruşta.
bir partide çok para kazanmak Verb
dondurma kaşığı Noun, Food-Kitchen
iyi bir parti vurmak Verb
haber atlamak Verb
bir çırpıda 100 Sterlin kazanmak Verb
000 dolar kazanmak Verb
vurgunu vurmak, büyük kâr sağlamak.
iyi para kazanmak Verb
kepçe
bir özel haberi yalnız kendi gazetesinde yayımlamak Verb
kürek vb. ile kaldırmak.
scoop up a handful of sand.