single

  1. Adjective tek, bir.
    a single example. A single tree gave shade from sun. Not a single one of her neighbors
    gave her any help.
    every single day: her gün, Tanrının her günü.
    not a single one: hiç mi hiç, bir tek bile yok.
  2. Adjective özel, hususî, tek kişilik.
    a single bed.
  3. Adjective biricik, yegâne.
    He was the single survivor.
  4. Adjective bekâr, evlenmemiş.
    a single man.
    the single state: bekârlık. 5 bekârlara ait.
  5. Adjective bire bir, iki tarafta yalnız birer rakip bulunan (oyun vb.).
    single combat: iki kişi arasında çarpışma.
  6. Adjective münferit, ayrı.
  7. Adjective yalnız.
  8. Adjective sağlam.
  9. Adjective sade, basit.
  10. Adjective saf.
  11. Adjective yalın kat, tek katlı.
  12. Adjective çiçekleri yalınkat olan.
  13. Adjective tekdüze, herkese uygulanabilen.
  14. Adjective içten, yürekten, samimi.
  15. Verb
    single out: seçmek, (seçip) ayırmak, seçip bir tanesini almak.
    to single out a fact for special
    mention.
    single out someone: birçok kimse arasından birini seçip ayırmak.
  16. Verb birer birer almak.
  17. Verb (beyzbol) bir vuruşla ilk kaleye ulaşmak.
  18. Noun birey, tek kişi, tek şey.
  19. Noun özel/ tek kişilik oda.
  20. Noun
    one-base hit ile ayni anlama gelir. (beyzbolde) oyuncuyu birinci kaleye ulaştıran vuruş.
  21. Noun iki oyuncu ile oynanan oyun.
  22. Noun teklik, bir dolarlık banknot.
    a five and five singles: bir beşlik, beş tane de teklik.
süregelen tek ihlal Noun, Competition Law
tek kullanımlık Adjective
her bir
bekârlık hayat sigortası Noun
tek hissedar
tek senet Noun, Law
yalnız biri evli olan bir kadınla bir erkeğin zinası Noun
(Br) münferit iş fırsatı
tek kişilik yatak
tek kişilik yatak odası Noun
kambiyal
(noterden) borç vaadi
tek nüsha olarak hazırlanan poliçe
tek bir nüsha olarak hazırlanan poliçe
tek bağ.
tek bağ Noun, Chemistry
ferdi kredi alan
(ceketler , pardesüler) önden tek sıra düğmeli
tek kişilik hücre
tek sütun
tek sütun santimetresi (basın reklamları için standart ölçüm birimi)
düello
mubareze Noun, Military
tek kişilik kompartıman
tek şart (belirli bir tek olayın yer almasını veya bir işin yapılmasını gerektiren şart
tek şart (belirli bir olayın vukuunu ya da bir işin yerine getirilmesini gerektiren şart
tek şart
devam eden tek bir anlaşma Noun, Competition Law
tek nüsha
sattığı mal çeşidi sınırlı bir perakendeci dükkânı
birim maliyeti
kendisine sadece bir kez kefil olunan alacaklı
tek-kesim, kıymetli taşın üst ve altta sekizer yüz olacak şekilde kesilmesi. Noun
tek ücret tarifesi pazarlığı
tek motorlu
şahsa ait teşebbüs
basit defter tutma usulü, ana deftere bir kere keydetme.
single-entry,
s. tek-kayıtlı. Noun
tek girişli basit muhasebe sistemi
dönem kârının ve özsermayenin varlıklar ile borçların dönem başı ve dönem sonu durumlarının karşılaştırılması
ile hesaplandığı basit muhasebe sistemi
tek kayıt sistemi
işlemlerin yalnızca tarih sırasına göre kaydedildiği
bir vatan haininin servetine el koyma
Avrupa Tek Senedi (Avrupa Topluluğu'nda tek iç pazar ve siyasi birlik kurulmasını amaçlar
Avrupa Tek Senedi
tek döviz kuru
yalnız gidiş bilet ücreti
sadece gidiş bilet ücreti
tek sıra, tek sıralı dizi. Noun
tek kişilik birinci sınıf kamara
tek katlı ev
bujon anahtarı
tek başına duran ev
yalnız
tek meblağ (olarak
tek kalem Noun
tek hâkim
tek mercekli yansıtma Noun
(US) sınırlı sorumluluk (bir şirketin hissedarlarının şirketin borçlarına karşılık yalnızca hisseleri tutarında sorumlu olmaları Noun
(US) sınırlı sorumluluk
tek telefon hattı
tek demiryolu hattı
perakende tek bir mal çeşidi ticareti
(parlamento) üye listesi
vadesi geldiğinde bir kerede ödenecek kredi
döner kredinin aksine
bekâr
tek imzalı senet
tek yönlü opsiyon (satış ya da satın alma opsiyonu
tek yönlü opsiyon (satma ya da satın alma opsiyonu
tek yönlü opsiyon
seçmek Verb
süregelen temel anlaşma Noun, Competition Law
tek tek parçalar Noun
yedek parçalar Noun
tek bir şey için alınan patent
bir tek şey için alınan patent
toptan ödeme
defaten ödeme
ana paranın tümünün tek vade sonunda ödeneceği kredi
bekar kişi
bekâr kişi
bekâr
monofaze akım
tek duyarlıklı Information Technology
defaten ödenen prim
defaten ödenen prim (hayat sigortasında teminat ve ne kadar sürerse sürsün teminatın tamamı için tek ödemenin yapılması
tek primli sigorta
kararlaştırılmış sigorta döneminin başlangıcında sadece bir primin tek bir parti halinde ödendiği yaşam sigortası Noun
genelde iki yıldan beş yıla kadar olan
tek fiyat
yegâne mal sahibi
(US) özel şirket
tek kişilik işletme
tek kişinin sahip olduğu firma
şahıs işletmesi
(US) tek kişinin sahip olduğu firma
tek tırnak işareti [
' ' ]. Noun
uygun hasar tazminatı
tek ailenin yaşadığı ev
(US) tek ailenin yaşadığı ev
tek kişilik oda
tek oda
tekli koltuk Noun, Transport
(uçak) tek kişilik
bir kez kullanıldıktan sonra atılacak mallar
kâğıt peçeteler gibi
tek hissedar
(Br) US tek hissedar
tek yan band. Noun
tek başına imza yetkisi
tek imza (ile temsil etme hakkı)
tek başına imza (yetkisi
tek imza (ile temsil etme hakkı
metin satırları arasında boşluk bırakılmamış daktilo yazısı
tek ilke, herkese uygulanan bir tek ahlâk vb. kuralları dizisi. double standard.
monometallism
bekârlık
bekârlık durumu
tek katlı
defaten
odada tek kişi kalındığında fazladan ödenecek para
bir gezide odalarda çift kişi kalınacağı belirtildiği halde
tek dereceli vergi. Noun
tek yönlü bilet
yalnız gidiş bileti
(Br) yalnız gidiş bileti
tek yol
(Br) tek cins mal ticareti yapan kimse
tek cins mal ticareti yapan kimse
dayanıksız tüketim malları Noun
tek cilt
bekâr kadın
yalnız başına (ayrı yaşayan) kadın eş
çifte (basit) muhasebe kayıt usulü
tek girişli muhasebe sistemi
işlemlerin tarih sırasına göre kayıt edildiği basit muhasebe sistemi
tek taraflı defter tutma
tek primli sigorta
bütün durumları tek bir formül içinde toplamak Verb
Avrupa Tek Pazarı
pamuk ipliğine bağlı olmak Verb
bir şeye sadece bir yönden bakmak Verb
tek bir şeyle ilgilenen bir zihne sahip olmak Verb
tek nüsha
tek sıra halinde Adverb
defaten ödemeli sigorta
parçasız
defaten ödemek Verb
tek hakim karşısında yargılanma
Tek Pazar, Rekabet ve Teknik Mevzuat Uyumlaştırma Dairesi Noun, Organizations
Tek Pazar ve Rekabet Başkanlığı Noun, Organizations
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddelere Dair Tek Sözleşmesi Noun, International Law