slack

  1. gevşek, sarkık.
    a slack rope. slack laws. slack control.
  2. dikkatsiz, ihmalci.
    be slack in doing one's duty: görevini ihmal etmek.
    keep a slack hand:
    dikkatsizce/beceriksizce iş görmek.
  3. ağır, yavaş.
    He is slack in answering letters.
  4. kesat, durgun.
    Business is slack just now. The slack season in an industry.
    slack water: durgun su.
  5. Noun gevşeklik, sarkıklık, gevşek durum/parça.
  6. Noun halatın/yelkenin gevşek kısmı. There's too much slack in the thread: pull it tight to take up/in the slack .
  7. Noun durgunluk/işsizlik dönemi, işlerin kesat olduğu zaman.
  8. Noun durgun su.
  9. Noun (şiir) vurgusuz hece.
  10. Noun kömür tozu.
  11. Verb
    slack up: gevşe(t)mek, tembelleşmek.
  12. Verb
    slack off/out: gevşe(t)mek, yavaşla(t)mak, ağırdan/yavaştan al(dır)mak, şiddetini azalt(tır)mak
    /hafifle(t)mek.
    to slack off towards the end of a hard day's work. The train slacked off (its speed) as it came into the station.
  13. Verb (kireç) sön(dür)mek.
görevinıağır yapmak Verb
işinde tembellik etmek Verb
iş inde tembellik etmek Verb
işler kesat
laçka olmak Verb
laçkalaşmak Verb
durgun iş
mıcır
düşük talep
zayıf talep
trafiğin açık olduğu saatler Noun
gündelik elbise, 2.
pants suit ile ayni anlama gelir. (kadın için) pantolon ve ceket. Noun
ticaretin durgun olduğu zamanlar Noun
ekonomik bakımdan işlerin ölü olduğu dönem
ekonomik bakımından işlerin ölü olduğu dönem
...'in boşluğunu almak Verb
ölü mevsim