sonuc

Turkish-English Phrases

(ister istemez bundan) çıkan sonuç
necessary implication
(yönetimde) çabuk sonuç almaya yönelik ani bir karar
kickstart
ağır sonuç
heavy toll Noun
anlamlı sonuç
significant result Noun, Statistics
ara sonuç
interim result
ara sonuç
intermediate result
arama motoru sonuç sayfası
search engine results page (SERP) Noun, Software
başarı ve sonuç yok
no cure no pay clause
berabere kaldıktan sonra sonuç almak için tekrar oynamak
to play off Verb
berabere kalındığında sonuç için oynanan oyun
the odd game
bilinen verilerden sonuç çıkarma
interpolation Noun
bir ifadeden sonuç çıkarmak
to gather from a statement Verb
bir şeyden bir şey için sonuç çıkarmak
to draw an inference from something . to something . Verb
bir şeyden sonuç çıkarmak
to argue from sth Verb
bir şeyden sonuç çıkarmak
to draw a conclusion from sth Verb
bir sonuç elde etmek
to achieve a result Verb
biriyle kesin sonuç alıncaya kadar mücadele etmek
to have a tilt with sb Verb
birşeyden sonuç olarak çıkmak
to follow from something Verb
birşeyden sonuç olarak çıkmak
to come out of something Verb
birşeye sonuç teşkil etmek
to come out of something Verb
boşuna yazılmış yazı ya da sonuç vermeyen çaba
water haul
bu hikayeden çıkarılacak sonuç şudur
moral of the story
bundan çıkan sonuç şu ki
the consequence is that ...
çabalardan sonuç alınmamış olması
vast wasteland
çabuk sonuç çıkarmak
to rush to conclusions Verb
çıkarsanacak doğal sonuç
natural presumption
doğal bir sonuç veya gelişme
outgrowth
düşünüp sonuç çıkarmak
to think through Verb
ek sonuç
by product
eldeki kanıtlardan sonuç çıkarmak
to gather from the evidence Verb
elle tutulur sonuç
tangible result Noun
en iyi sonuç
optimum result
en iyi sonuç alan reklam
advertising pulling the best results
filmde fotojenik sonuç vermek
to film well Verb
genel sonuç
overall result
genel sonuç çıkarma
generalization
genelden özele sonuç çıkarmak
to deduction Verb
genelden özele sonuç çıkarmak
to argue from the general to the particular Verb
gerekli sonuç
necessary consequence
haklı sonuç
legitimate conclusion
harika sonuç vermek
to work miracles Verb
harika sonuç vermek
to work wonders Verb
hemen sonuç çıkarmak
to leap to a conclusion Verb
hemen uygulanabilecek ve sonuç aldırıcı planlar
practical politics Noun
hukuki sonuç
conclusion of law Noun, Law
hukuki sonuç doğuracağı saptanan bir fiil
juristic act
hukuki sonuç doğuracağı saptanan fiil
juridical act
hukuki sonuç doğurmak
bear legal consequences Verb, Law
iki sonuç arasında fark
divergence between two results
imalı konuşmadan sonuç çıkarmak
to put two and two together Verb
ister istemez varılan sonuç
violent presumption
iyi sonuç
consummation
iyi sonuç vermek
to turn out satisfactory Verb
iyi sonuç vermek
to work Verb
jürinin vardığı sonuç
finding of the jury
kamuoyu yoklamasında çok olumlu sonuç almak
to ride high in the opinion poll Verb
kanundan çıkarılan sonuç
implication of law
kesin olmayan sonuç
x
km veya sonuç olarak GTM (feet) olarak gösteren çizelge
loading list
Konsey Sonuç Belgesi
Council Conclusions
kötü sonuç
drab result
kötü sonuç
poor result
kötü sonuç
aftermath
maddi sonuç
material consequence
maddi sonuç
tangible result
maden arama işi sonuç vermek
to prospect well Verb
mali sonuç
financial result
mantıki sonuç
logical consequence
mantıksal sonuç
entailment Noun, Logic
neden ile sonuç arasındaki ilişki
relation between cause and effect
neden ve sonuç ilişkisi
causation
nedenle sonuç arasındaki zaman farkı
lag
nihai sonuç
ultimate result
olası sonuç
eventuality Noun
olası sonuç
implication Noun
olası sonuç
probable consequence
olgusal sonuç
conclusion of fact Noun
olumlu sonuç
favorable result
olumlu sonuç
favourable result
önceden belli olan sonuç
foregone conclusion
ortak sonuç
common cause
sebep ve sonuç
cause and effect
somut sonuç
tangible result Noun
son sonuç
final result
sonuç
sequel
sonuç
solution Noun
sonuç
inference
sonuç
pursuance
sonuç
sequence
sonuç
result
sonuç
judgment Noun
sonuç
effect
sonuç
issue
sonuç
product
sonuç
outcome
sonuç
consequence
sonuç
pay off
sonuç
fruit
sonuç
upshot
sonuç
attendant
sonuç
ramification Noun
sonuç
termination Noun
sonuç
culmination Noun
sonuç
curtains
sonuç
event
sonuç
corollary
sonuç
payoff
sonuç
harvest
sonuç
resolution Noun
sonuç
denouement Noun, Literature
sonuç
bottom line
sonuç
end
sonuç
sequent
sonuç
spawn
sonuç
success
sonuç
ultimate
sonuç
amount
sonuç
close
sonuç
consummation
sonuç
determination
sonuç
fine
sonuç
fruitage
sonuç
moment
sonuç
conclusion Noun
sonuç
deliverable Noun, Project Management
sonuç alıcı
fruitful Adjective
sonuç beklediğimiz gibi oldu
the results comport with our expectations
sonuç belgesi
score report Noun, Education-Training
sonuç bildirgesi
final declaration Noun
sonuç bildirimi
result statement Noun
sonuç çıkarma
inference
sonuç çıkarmak
to deduce the consequences Verb
sonuç çıkarmak
to draw a conclusion Verb
sonuç çıkarmak
to deduct Verb
sonuç çıkarmak
to infer Verb
sonuç çıkarmak
to reason Verb
sonuç çıkarmak
to produce Verb
sonuç çıkarmak
to gather Verb
sonuç çıkarmak
to conclude Verb
sonuç çıkmayan
in conclusive
sonuç doğurmak
to prompt Verb
sonuç doğurmak
to have a result Verb
sonuç elde etmeden çalışmak
to work without result Verb
sonuç için her yolu geçerli sayan
machiavellian
sonuç ile doğrudan doğruya nedensellik ilişkisi olan neden
immediate cause
sonuç ile nedensel bağı uzak olan olay
causa remota
sonuç itibarıyla
at the end of the day Adverb
sonuç olarak
accordingly Adverb
sonuç olarak
ultimately Adverb
sonuç olarak
as a result Adverb
sonuç olarak
in conclusion Adverb
sonuç olarak
consequently Adverb
sonuç olarak
at the end of the day Adverb
sonuç olarak
in fine Adverb
sonuç olarak çıkabilen
inferential
sonuç olarak izleyen
subsequent
sonuç olarak meydana gelen
resultant
sonuç olmak
to ensue Verb
sonuç raporu
final report Noun
sonuç sayfası
results page Noun
sonuç ve istem
prayer Noun, Law
sonuç vermek
to yield Verb
sonuç vermek
to show results Verb
sonuç vermek
to yield results Verb
sonuç vermek
to work through Verb
sonuç vermemek
to draw a blank Verb
sonuç vermeye çaba
drag
sonuç vermeyen
ungrateful
sonuç ya da anlam çıkarmak
to educe Verb
sonuç yaratan
causative
sosyal sonuç
social process
tali sonuç
secondary consequence
toplam sonuç
global result
varılan sonuç
finding
yaklaşık sonuç
approximate result
yan sonuç
by-result
yanlış sonuç çıkarma
false conclusion
yarıştan önce olası sonuç hakkında bilgi veren broşür
dope sheet
yeni bir tedaviden sonuç almak
to get result from a new treatment Verb
yeterli bilgi olmadan sonuç çıkarmak
jump to conclusions Verb, Idioms
Turkish-English phrases from Zargan's own database

sonuç
Bir olay veya durum sonunda ortaya ... olay veya durum, netîce