gülmekten kasıkları çatlamak
Verb
katılırcasına gülmek, gülmekten kasıkları çatlamak.
oyunu türlü adaylara vermek
Verb
oyunu türlü adaylara vermek
Verb
oyunu bölmek (oyunu birden çok adaya bölmek
Verb
fiyat farkını paylaşmak
Verb
bir şirketin ödenmemiş hisse senetlerinin sayısının azalması ve geri kalan hisse senetlerinin piyasa fiyatının artması
belli sayıda hisse senedinin birleştirilme irilerek nominal değeri daha yük
ödenmemiş hisse senetleri sayısının azalması
şirket hissedarlarına ek hisse senetleri (bedelsiz dağıtılan hisseler olarak bilinir) ihraç edilmesine karar verilebilir
bir hisse senedinin piyasa fiyatının çok yüksek olduğu düşünülüyorsa
piyasadaki hisse senedi sayısı artar ve fiyat düşer
bedelsiz sermaye artırımı
Management
ticari politikada çatışma
ticari politikada ayrılık
bir radyo ya da televizyon programının ikiye bölünmesi
alan bölünmesi: aynı ekranın iki yarısında iki ayrı sahne gösterme tekniği
US birbirinden çok farklı kurların söz konusu olduğu açılış kotasyonu
bir davayı türlü davalara bölmek
Verb
bir istikrazı dilimlere ayırmak
Verb
tekelci bir yapıyı bozmak
Verb
bir hisse senedini küçük parçalara bölmek
Verb
hisse senedini küçük parçalara bölmek
Verb
bir meblağı eşit hisselere bölmek
Verb
split klima
Noun, Machinery
sermaye hisseleri ve gelir hisselerinden oluşan bir sermaye yapısı
oybirliğiyle alınmayan hakem kararı.
bankada bir çeki tahsil ederken tutarının bir bölümünü nakden alıp ötekisini hesaba yatırma
(US) işverenin ödediği işçi sigorta payı
ödenmemiş hisse senetleri sayısının azalması ve piyasa fiyatının artması durumu
ayrık eylemlik/mastar:
to ile fiil arasına belirteç girmiş eylemlik.
to
readily understand gibi.
küçük hiziplere bölünmek
Verb
parçalanmak, bölünmek, gruplara ayrılmak.
The Liberals split off to form a separate group.
.: birisinin sırrını başkasına söylemek, ihanet etmek, ele vermek.
Don't split on me.
küçük birimlere ayrılmış ve uzun bir süre içinde satılacak olan büyük sipariş
çoğul kişilik, ikiz şahsiyet: aynı kişide belirip gelişen karmaşık örgütlü birden çok kişilik.
fiyat farklılaştırması (üretici ve tüccarların aynı mal için farklı pazarlarda farklı fiyat uygulaması
birbirinden ayrılabilen iki parçalı makara.
basın reklamlarında bir ürünle ilgili reklamın farklı uyarlamalarla kullanılması
(borsa) türlü zamanlarda türlü fiyatlar üzerinden yapılan satış
bölünmüş ekran
Noun, Advertising
an, lâhza.
For a split second nothing happened.
ânî, seri.
I had to make a split-second decision.
para ve hapis cezasını içeren mahkûmiyet
yalnızca sıkışık dönemlerde servis verdirtilen bir görevliye bu iki dönem arasında mola yaptırılması
bir lokantada öğle ve akşam yemeklerinde olduğu gibi
birşeyi birilerine paylaştırmak
Verb
birşeyi birileri arasında paylaştırmak
Verb
birşeyi birilerine bölüştürmek
Verb
birşeyi ortadan ikiye ayırmak
Verb
birşeyi ikiye ayırmak
Verb
birşeyi ortadan ikiye bölmek
Verb
birşeyi ikiye bölmek
Verb
birşeyi ikiye bölmek
Verb
birşeyi ikiye ayırmak
Verb
birşeyi ikiye bölmek
Verb
birşeyi birşeye ayırmak
Verb
birşeyi birşeye bölmek
Verb
birşeyi üç kişi arasında paylaştırmak
Verb
birşeyi biriyle paylaşmak
Verb
birşeyi biriyle aralarında paylaşmak
Verb
hisse senedi belgelerini bölmek
Verb
hisse senedi belgelerini bölmek
Verb
bir yemeğin masraflarını bölüşmek
Verb
(a) anlaşmak, uyuşmak, karşılıklı taviz vererek anlaşmaya varmak, (b) kalanını yarı yarıya paylaşmak.
You say $30 and I say $20, so let's split the difference and call it $25.
ortalamasını bulmak, ortalaması üzerinde (yarı yarıya taviz vererek) anlaşmak.
Okay, we'll split the difference and call it $10.
vekâlet ücretini bölüşmek
Verb
fiyat ayrılığını taraflara eşit olarak bölmek
Verb
birden fazla parti adaylarını içeren oy pusulası.
değişik fiyat üzerinden yapılan borsa alım satımı
(a) bölüş(tür)mek, paylaş(tır)mak, (b) bozuşmak, ayrılma, bölünmek.
trenin vagonlarını ayırmak
Verb
küçük hiziplere ayrılmak
Verb
birilerinin ayrılmasına neden olmak
Verb
birilerini gruplara ayırmak
Verb
birşeyi bölümlere ayırmak
Verb
biriyle tartışarak kesin olarak onu terk etmek
Verb
kahkahalara boğulmak
Verb
katılırcasına gülmek, güle güle kasıkları çatlamak.
He made us cry with laughter: Okadar güldürdü
ki gözlerimizden yaş geldi.
birşeyden dolayı bölünmek
Verb
birşey yüzünden ayrılmak
Verb
birşey hakkında ayrılığa düşmek
Verb
birşey yüzünden ayrılığa düşmek
Verb
birşey hakkında ayrılığa düşmek
Verb
birşey yüzünden ayrılığa düşmek
Verb
birşeyden dolayı bölünmek
Verb
birşey yüzünden ayrılmak
Verb
anlaşmazlıkları karara bağlayacak oyu kullanmak
Verb
(havadan gelen) kârı paylaşmak.
anlaşmazlıkları karara bağlayacak oy kullanmak
Verb
bölünmüş hisse senetleri
Noun