strangle

  1. Verb boğmak, boğazını sıkarak öldürmek.
    I was so angry I could have strangled him: Öyle kızdım ki neredeyse onu boğacaktım.
  2. Verb boğulmak.
    He was strangleed in his bed: Yatağında boğulmuştu.
  3. Verb (devamını/gelişmesini vb.) önlemek/durdurmak, bastırmak, susturmak, yok etmek.
    to strangle the press:
    basını susturmak.
    to strangle evil at its birth: fenalığı doğmadan yok etmek.
    to strangle a sneeze/a laugh: kendini aksırmaktan/gülmekten alıkoymak.
bir yasa tasarısını engellemek Verb
(a) güreşte boğma vaziyeti, (b) boğucu kuvvet/hakimiyet/etki.
gırtlaklamak Verb