stringent

  1. Adjective sıkı, ciddî, kesin, sert, şiddetli.
  2. Adjective âcil, müstacel, zorlayıcı, zorunlu.
    stringent necessity.
  3. Adjective kuvvetli, inandırıcı, kandırıcı, ikna edici.
    stringent arguments/reason.
  4. Adjective (para vb.) kıt, dar, kısıtlı.
    a stringent money market.
(para piyasası) para darlığı içinde olmak Verb
sağlam düşünce tarzı
inandırıcı kanıt
sıkı muhakeme usulü
sert şartlar
sert şartlar Noun
zecri tedbir
muhtaç durum
sıkı mevzuat
kesin sigara içme yasağı