tüm

Turkish-English Translation

  1. whole
  2. complete
  3. works
  4. ultimate
  5. collective
  6. integral
  7. Noun complement
  8. overall
  9. aggregate
  10. unitary
  11. good
  12. outright
  13. unbroken
  14. blankly
  15. Noun entirety
  16. Noun totality
  17. teetotal
  18. gross
  19. unutterable
  20. all-around
  21. livelong
  22. plenary
  23. all
  24. Information Technology full
  25. entire
  26. total
  27. all of
  28. per-
  29. root and branch
  30. out and out
  31. versal
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(vasiyetname) mirasın tümü
real and personal effects
belirli bir çalışma alanına ilişkin saptanmış yasaların tümü
codes of practice
bir ifadenin tümü
total of a statement
bir okul veya üniversite öğrencilerinin tümü
student body
çalışan personelin tümü
force of men employed
dikkatin tümü
undivided attention
elde mevcut nakdin tümü
cash balance
emlakin tümü
entirety of estate
hemen hemen tümü
most
herhangi bir kuramın dayandığı düşüncelerin tümü
ideology
meblağın tümü
entire amount
net değere bölünen borçların tümü
debt- to-net worth ratio
otomobillerin tümü
motor pool
şahsın menkul eşyalarının tümü
expediment
şartların tümü
overall conditions
sözleşmenin tümü
entire contract
tüm abdomen ultrasonografisi
complete abdominal ultrasound Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonografisi
complete abdominal ultrasonography Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonografisi
complete abdomen ultrasound Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonografisi
complete abdomen ultrasonography Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonu
complete abdominal ultrasound Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonu
complete abdominal ultrasonography Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonu
complete abdomen ultrasound Noun, Medicine
tüm abdomen ultrasonu
complete abdomen ultrasonography Noun, Medicine
tüm batın ultrasonografisi
complete abdominal ultrasonography Noun, Medicine
tüm batın ultrasonografisi
complete abdominal ultrasound Noun, Medicine
tüm batın ultrasonografisi
complete abdomen ultrasound Noun, Medicine
tüm batın ultrasonografisi
complete abdomen ultrasonography Noun, Medicine
tüm batın ultrasonu
complete abdominal ultrasound Noun, Medicine
tüm batın ultrasonu
complete abdominal ultrasonography Noun, Medicine
tüm batın ultrasonu
complete abdomen ultrasound Noun, Medicine
tüm batın ultrasonu
complete abdomen ultrasonography Noun, Medicine
tüm bunların yanısıra
in addition to all this Adverb
tümü
caboodle
üyelerin tümü
membership
vb'nin tümü
the whole shebang
vb'nin tümü
the whole shoot
zemin kat üzerindeki binanın tümü
superstructure
tüm aksesuarlarıyla
with all convenience
tüm alımlarını
tied shop
tüm ayrıntılar
full particulars Noun
tüm ayrıntıları bildiriniz
full particulars will oblige
tüm bankacılık hizmetlerini yapan banka
full service bank
tüm bilgilerin kaynağı
fount of all knowledge
tüm bir sahnenin çekimi
full shot
tüm bir sistemin çöküşünden doğan risk
systematic risk
tüm borcu vadesinde ödeme
bullet repayment Noun, Banking
tüm buluşlardaki bütün haklarını devretmek
to sign away all rights to any inventions Verb
tüm bunlara ek olarak
on top of all this Adverb
tüm bunlara ilaveten
on top of all this Adverb
tüm bunların yanında
in addition to all this Adverb
tüm çelik ithalatının yasaklanması
banning of all steel import
tüm çözünürlük
full resolution Information Technology
tüm dikkatini vererek
intently Adverb
tüm dünyada
internationally Adverb
tüm ekran
full screen Information Technology
tüm ekranda düzenleme
full screen editing Information Technology
tüm elemanlarını
tied shop
tüm enerjisini bir şeyde kullanmak
to employ all one's energies in sth Verb
tüm eserleri
complete works Noun
tüm faktörleri değerlendirmeden yargıya varmak
jump to conclusions Verb, Idioms
tüm gemi personelinin
negligence clause
tüm general
major general
tüm girişlerin denetlenmesi dahil
night audit
tüm gücüyle bastırmak
to bear down Verb
tüm hakları saklıdır
all rights reserved Information Technology
tüm Hıristiyan dünyasını temsil eden
ecumenical
tüm Hıristiyanlar
christendom
tüm hizmetler
whole range of services Noun
tüm indirimlerden sonra net tutar
wage pocket
tüm iş
whole concern
tüm işlemlerin aynı binadan yürütüldüğü
unit banking
tüm kapasiteyi kullanarak çalışmak
to work to capacity Verb
tüm kozlar elinde olmak
to hold all cards Verb
tüm kozlar elinde olmak
to hold all the cards Verb
tüm kozlar elinde olmak
to hold all the aces Verb
tüm kozlar elinde olmak
to hold all aces Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all cards Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all aces Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all the cards Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all the aces Verb
tüm kuralları bildiğini iddia eden kişi
barrack-room lawyer
tüm mal varlığı
property holdings
tüm malvarlığı
estate and effects
tüm masrafların eklendiği özel fiyat
all round price
tüm muhataralar sigortası
all-risk insurance Noun
tüm müşteri cari hesaplarının günlük duruma getirilmesi
night audit
tüm mutfak çalışanlarını yöneten deneyimli baş aşçı
executive chef
tüm nakliye masrafları dahil
inclusive of all transport costs
tüm network
run-of-network Adjective, Advertising
tüm network
RON Adjective, Advertising
tüm noktaları adreslenir
all-points addressable Information Technology
tüm ötekilerden önde gelen belge
paramount title
tüm piyasalar
globalization
tüm sanayi faaliyetlerini durdurma
general tie up of industry
tüm sanayi iler ortalaması
all-industry average
tüm sanayiler ortalaması
all industry- average
tüm sayfa boyunca yayılan reklam başlığı
banner
tüm sayfayı kaplayan reklam
bleed
tüm seçenekleri denemek
to play by the field Verb
tüm seçimleri kaldırmak
to deselect all Verb, Information Technology
tüm servet
entire fortune
tüm serveti
entire fortune
tüm servetini hisse senet dilerine yatırmış olmak
to have all one's fortune in stocks Verb
tüm servetini hisse senetlerine yatırmış olmak
to have all one's fortune in stocks Verb
tüm sorunun çevresinde döndüğü nokta
the pivot on which the whole question turns
tüm suçun üstüne yüklendiği kişi
fall- guy
tüm tamirat işlerinin maliyetini yüklendiği kira sözleşmesi
repairing lease
tüm tanrıcılık
pantheism
tüm tanrılar için inşa edilmiş mabet
pantheon
tüm tarafların katıldığı
inter partes Adjective, Law
tüm tehlikeler sigortası
all-risk insurance Noun
tüm ülkeyi kapsayan
nationwide
tüm ülkeyi kapsayan pazarlama kampanyası
national campaign Noun
tüm üretim faktörlerinin devletin denetimi altında olduğu
socialist commodity economy
tüm ürün çeşitlerini almaya zorlama
full-line forcing Noun, Competition Law
tüm uzunluk
overall length
tüm vaktini birşeye ayırmak
to give yourself over to something Verb
tüm varlığın ipoteği
bulk mortgage
tüm varlığın ipoteği
(US) bulk mortgage
tüm varlıkları olan senet
floating debenture
tüm ve tuğamiraller listesi
flag- list
tüm vergi ödemeleri düşüldükten sonra kârın hesaplanması
after-tax pims
tüm vücuduyla
bodily Adverb
tüm yaşam boyu sigorta poliçesi
whole-of-life policy
tüm yol
full path Information Technology
tüm yol adı
full pathname Information Technology
tüm yönleriyle
across-the-board Adjective
tüm yurttaşlar
citizentry
tüm yüzey tank yangını
full-surface tank fire
tüm zamanını bir işle doldurmak
to engross Verb
tüm zamanını birşeye ayırmak
to give yourself over to something Verb
tüm zamanların en düşük seviyesi
historic low Noun
tüm zamanların en yüksek seviyesi
historic high Noun
...'in tüm aşamalarında
at all stages of ... Adverb
...'in tüm aşamalarında
in all stages of ... Adverb
…e tüm kalbiyle inanmak
to believe with heart and soul that … Verb
bankanın doğrudan sahip olduğu tüm gayrimenkul mallar
real-estate owned by a bank
bankanın kendi binasında bulundurduğu tüm para
cash in vaults
bir bölgenin tüm sakinlerine konan para cezası
common fine
bir şeye karşı tüm ilgisini yitirmiş
cheesed
bir şirketin herkesçe görülebilir tüm varlıkları
atmospherics Noun
bir şirketin tüm varlığı
gross assets
bir uçağın tüm hizmetleriyle birlikte kiralanması
wet leasing
bir uçağın tüm mürettebat
wet leasing
biriyle tüm bağlantıları koparmak
to break off all communication with sb Verb
biriyle tüm münasebetleri kesmek
to cut all connections with sb Verb
birşeyi tüm gücüyle bastırmak
to bear on something Verb
borçlunun tüm varlığı olan senet
floating debentures
elinden gelen tüm çabayı göstermek
to make every endeavour Verb
gönderilecek malların tüm özelliklerini belirleyen
closed indent
ilgili tüm haklar
every right and privilege thereunto appertaining Noun, Law
ilgili tüm masraflarla birlikte
with all its attendant expenses
işletmenin tüm aktifini alma
asset backing
Japonya'nın tüm endüstri ve pazarlama gücü
japan inc
kazanın tüm sorumluluğunu reddetmek
to decline all responsibility for an accident Verb
kişinin tüm giysilerini çıkarttırarak arama yapmak
to strip search Verb
kişinin tüm giysilerini çıkarttırarak yapılan arama
strip search
maliyete ilişkin tüm belgeler
cost records Noun
maliyete ilişkin tüm kayıtlar
cost records Noun
müteahhidin tüm muhataralar için sigortası
contractors'all risks insurance Noun
müteahhidin tüm tehlikeler için
contractors'all risks insurance
odalar ve tüm hizmetlerden yararlanma
hotel package
öteki tüm reklam yapma yöntemlerinden ayrı olarak
direct advertising
poliçe hamilinin tüm masrafları ödediği sigorta planı
noncontributory
toplumun tüm kesimleri
all sectors of society Noun
toplumun tüm kesimleri
all sections of society Noun
toplumun tüm kesimleri
all walks of life Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bütün, hep
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.