taze taze

taze kan

new blood

bir şeye taze bir hava katmak

to put a fresh complexion on sth Verb

birinin anısını taze tutmak

to keep sb's memory Verb

birinin anısını zihninde taze tutmak

to retain a clear memory of sth Verb

çiçek gibi taze

bloom

Ekmek, taze pastane ürünleri ve taze kek imalatı (NACE kodu: 10.71)

Manufacture of bread; manufacture of fresh pastry goods and cakes (NACE code: C10.7.1) Noun, Trades-Professions

fidanların ve ağaçların dalları veya taze sürgünleri

browse Noun

hafızasında hâlâ taze olmak

to be fresh in one's mind Verb

her dem taze

ageless beauty

tatlı taze kırmızı biber

pimento

taze

warm

taze

raw

taze

hot

taze

new

taze

youthful

taze

fresh

taze

young

taze

spring chicken

taze

sweet

taze

red-hot

taze

breezy

taze

green

taze

maiden

taze

newly

taze

verdured

taze

verdurous

taze

vernal

taze

vivid

taze bahar

flower of life

taze çalınmış mallar

hot goods Noun

taze dikenli fidanlardan yapılmış çit

quick hedge

taze ekmek

to new bread Verb

taze et

fresh meat

taze haber

fresh from the press

taze harç koymak

to repoint Verb

taze hava

fresh breeze

taze kişniş

Chinese parsley Noun, Food-Kitchen

taze kişniş

cilantro Noun, Food-Kitchen

taze meyve

raw fruit

taze para

fresh money

taze sebze

fresh vegetables

taze soğan

spring onion Food-Kitchen

taze soğan

green onion Noun, Food-Kitchen

taze soğan

scallion Noun, Food-Kitchen

taze ürünler pazarı

fresh market

taze yiyecekler gibi sık satın alınan

red goods

temiz ve taze hale koymak

to smarten Verb

yaprak ve taze meyvelerin üzerindeki ince toz tabakası

bloom Noun

yeni boyanmış gibi taze

as fresh as paint