the back

  1. dip
  2. arka
  3. peş
birinin düşüncelerinin ardında sakladığı şey
gözünden bir şey kaçmamak, herşeyi görmek.
He has eyes at the back of his head: Onun gözünden
bir şey kaçmaz, görmediği yoktur.
fikrinin arkasında
bir şehri avucunun içi gibi bilmek Verb
bir şehri avucunun içiymiş gibi tanımak Verb
şehir hrii avucunun içiymiş gibi tanımak Verb
saçma sapan konuşmak Verb
saçmalamak, ne dediğini bilememek, ağzından çıkanı kulağı işitmemek.
ihanet, kalleşlik, kancıklık, arkadan vurma.
sırtüstü yatmak Verb
birini yağlamak Verb
(birisini) tebrik/teşvik etmek, övmek, methetmek.
pat oneself on the back: (kendini) övmek, methetmek,
kendi yaptığını beğenmek.
apat on the back: tebrik, teşvik, övme, methetme, övgü, medih, tebrik/teşvik edici söz.
(Br) övgülü sözler
kendi kendine aferin demek Verb
arka oda
arkasını imzalamak yın
arkadan vurmak, ihanet etmek.
stab (5)
arkadan vurmak Verb
kalleşlik etmek Verb
kahpelik etmek Verb
uzakta ve ulaşılması güç yer
işlenmiş faizleri birikmeye bırakmak Verb
işlenmiş faizleri birikmeye bırakmak Verb
(a) arkasında, gerisinde, ötesinde, sonunda.
The vocabulary is at the back of the book: Sözlük
kitabın sonundadır. (b) gizli, saklı.
the idea at the back of one's mind: asıl/gizli maksat.
There's something at the back of it: İşin içinde iş var.
(a) desteklemek, arka(sında) olmak.
He is at the back of all this trouble : Bütün bu kötülüklerin
arkasında o var (Bütün bu kötülükler onun başının altından çıkıyor.) (b) kışkırtmak, tahrik etmek.
bir şeyin arkasında olmak Verb
birisinin gittiğine sevinmek.
I'll be glad to see the back of him: Giderse sevineceğim/memnun
olacağım (Yüzünü şeytan görsün!).
(bir görev , vs'nin) en büyük ya da güç bölümünü bitirmek Verb
(a) (bir işin) en zor kısmını/çoğunu tamamlamak/bitirmek.
He broke the back of the road consruction.
(b) yenmek, mukavemetini kırmak, üstün gelmek.
işin içyüzünü anlamak.
gerçeği öğrenmek Verb
işin aslını öğrenmek Verb
İstanbul'u avucumun içi gibi bilirim
üstelik, bu yetmiyormuş gibi, daha kötüsü, bir de …
I was late, and on the back of that the car broke
down: Geç kaldım, üstelik araba da bozuldu (Geç kaldığım yetmiyormuş gibi araba da bozuldu).
rafa kaldırmak Verb
baştan savmak Verb
ilgiyi kesmek, bir daha görmek istememek.
I haven't liked dealing with this company and I'll be glad
to see the back of them: Bu şirketle iş yapmaktan hoşlanmadım, ilgimi tamamen kesmek istiyorum (yüzlerini şeytan görsün!).
(arabada) arkada oturmak Verb
arka kapıdan girivermek Verb
dönüş yolculuğuna başlamak Verb
sadece arabanın arkası zarar gördü
arka kapıyı kullanmak Verb
kalabalığı geri itmek Verb
evin arkası Noun
'nın tepesinde (dibinde , yayında , başlangıcında , sonunda , önünde , arkasında , ayak dibinde
bir otomobili garajdan iterek çıkarmak Verb
sahne arkası Noun, Performing Arts
(a) yanlış ata oynamak, yarışı kaybeden at üzerinde bahse girmek, (b) kaybedilmiş davayı savunmak.
Geleceğe Dönüş Proper Name, Cinema
sahra kuvvetlerini desteklemek Verb
yerel saha kuvvetlerini desteklemek Verb
gene can sıkıcı işine dönmek Verb
yeniden gözde olmak Verb
yeniden işine dönmek Verb
(hisseler) yeniden yükselmekte olmak Verb
köşeye sıkıştırılmış durumda olmak Verb
gözyaşını tutmak Verb
iflasın eşiğinden döndürmek Verb
toplumdan ayrılanları topluma döndürmek Verb
sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek Verb
birini çıktığı yerden alaşağı etmek Verb
gerçekçi olmak, gerçek âleme dönmek, hayal kurmaktan vazgeçmek.
işgücü nü azaltmak Verb
işgücünü azaltmak Verb
düşmanı geri püskürtmek Verb
güç ya da yorucu işinin başına dönmek Verb
konuya dönmek Verb
ekonomiyi yeniden rayına oturtmak Verb
(Sırtındaki gömleğine kadar) herşeyini vermek/feda etmek.
keşide edene rücu etmek Verb
büronun yeknesak hayatına dönmek Verb
son derse geri dönmek Verb
ümitsiz/müşkül durumda olmak, sıkışmak, çıkmaza saplanmak.
The inflation is beyond the control, and
the economy's really got its back to the wall.
gözyaşlarını tutmak/zaptetmek.
ekonomiyi frenlemek Verb
yeniden kavgaya girişmek Verb
kalabalığın yaklaşmasını önlemek Verb
bir işten elde edilen kârı yeniden işe yatırmak Verb
cepheyi geri almak Verb
(polis) kalabalığı geri itmek Verb
bir referans kitabını aldığı rafa geri koymak Verb
devrimcilerin çabalarını yavaşlatmak Verb
her şeyi yeniden soru konusu yapmak Verb
yatırım sektörüne enerji katmak Verb
yaşını küçültmek Verb
saati geri almak Verb
geçmiş bir çağa geri dönmek Verb
cereyanı yeniden vermek Verb
bir tavsiyeyi yeniden gözden geçirilmesi için kurula iade etmek Verb
davanın aşağı derecedeki bir mahkemeye geri gönderilmesi
maaş kesintilerini geçmişe uygulamak Verb
maaş kesintilerini geri vermek Verb
fiyat artışlarını geçmişe uygulamak Verb
bir davayı yeniden gözden geçirilmek üzere alt derecedeki bir mahkemeye geri göndermek Verb
bir evi caddenin gerisine çekmek Verb
vasıtalarda ters oturmak Verb
otobüste bütün yol boyunca ayakta gitmek Verb
malları geri almak Verb
dolar kendini toparladı
bardağı taşıran son damla Noun
montaj hattını yavaşlatmak Verb
(savaş vb.) son bir gayretle, mezbuhane, can havliyle, canını dişine takarak, ric'at hattı kesilmiş olarak.
ölmek var dönmek yok, geri dönüş imkânsız.