halktan biri, (kamu oyunu temsil eden) herhangi bir kimse, sokaktaki adam.
bir görev için tam adamı olmak
Verb
bir teşkilatta önemli adam olmak
Verb
herkes kendi başının çare sine baksın
(jüri) sanığı suçsuz ilan etmek
Verb
boğazına bakmak, karnını doyurmak.
maçın yıldızı
Noun, Sports
dünya adamı, ehlidil, dünya halini bilir/halden anlar adam.
Noun
gemiyi adamla donatmak
Verb
birini başkanlığa aday göstermek
Verb
Deniz Kurdu: Binbir Gece Masallarında Sinbad'ın peşinden ayrılmayan korkunç ihtiyar.
Noun
sırnaşık/yapışkan adam, püsküllü bela.
Noun
Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı
Noun, Cinema
bu yörelerin en zengin kişisi sayılmak
Verb
boğulan bir adamın cesedini çıkarmak
Verb
dünya kurulduğundan beri
Adverb
Hz Adem ile Havva'nın günah işleyip cennetten kovulmaları.
Avrupa'nın hasta adamı
Noun, Politics-Intl. Relations
son ferdine kadar.
They were killed to the last man.
! İnsanoğlunun aya gideceği kimin aklına gelirdi?
To think that he was once rich! Onun vaktiyle
zengin olduğuna bin şahit gerek.