urgency

  1. Noun zorunluk, zaruret, mecburiyet.
    the urgency of helping the earthquake victims.
  2. Noun ivedilik, evginlik, acele.
    I'm sure you will appreciate the urgency of having a strong army.
  3. Noun önem, ehemmiyet.
  4. Noun ısrar, sıkıştırma, tazyik, zorlama.
müstaceliyet nedeniyle
çok acele bir iş olmak Verb
acele görüşme teklifini sunmak Verb
acil vaka
ivedilik derecesi
son derece acil
mecburiyet halinde
acil durumda
aciliyet sırasına göre Noun
acele görüşme teklifi
müstaceliyet nedeniyle
ivedi çözüm bekleyen sorun
çok acele iş
bir dilekçe sahibinin ısrarı
durumun aciliyeti Noun
acilen harekete geçilmesini talep etmek Verb