uyuşturucu

Turkish-English Translation

  1. Noun narcotics
  2. lazy
  3. anaesthetic
  4. dope
  5. narcotic
  6. anodyne
  7. parallelistic
  8. stupefactive
  9. narcose
  10. obtundent
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Baharatlık, aromatik (ıtırlı), uyuşturucu nitelikte ve eczacılıkla ilgili bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi (NACE kodu: 01.28)
Growing of spices, aromatic, drug and pharmaceutical crops (NACE code: A1.2.8) Noun, Trades-Professions
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddelere Dair Tek Sözleşmesi
United Nations Single Convention on Narcotic Drugs Noun, International Law
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Dair Sözleşme
United Nations Convention Against Illicit Traffic in Narcotic Drugs and Psychotropic Substances Noun, International Law
uyuşturucu kullanımı
drug abuse Noun, Medicine
uyuşturucu kullanımı
drug use Noun, Medicine
uyuşturucu kullanımı
substance use Noun, Medicine
uyuşturucu kullanımı
substance abuse Noun, Medicine
uyuşturucu madde kullanımı
drug abuse Noun, Medicine
uyuşturucu madde kullanımı
drug use Noun, Medicine
uyuşturucu madde kullanımı
substance abuse Noun, Medicine
uyuşturucu madde kullanımı
substance use Noun, Medicine
Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi
United Nations Convention Against Illicit Traffic in Narcotic Drugs and Psychotropic Substances Noun, International Law
uyuşturucu veya uyarıcı madde
narcotics and stimulants Noun
(ağrı) uyuşturucu
deadening
güçlü bir uyuşturucu
lsd
kaktüs bitkisinden elde edilen bir tür uyuşturucu
mescaline
sentetik uyuşturucu
synthetic drug Noun
uyuşturucu almış birinin durumu
drugged state
uyuşturucu bağımlısı
dope addict
uyuşturucu bağımlısı
narcotic addict
uyuşturucu bağımlısı
drug addict Noun, Medicine
uyuşturucu bağımlısı
drug addict Noun, Psychology
uyuşturucu bağımlısı olmak
to abuse drugs Verb
uyuşturucu çeken kişi
sniffer
uyuşturucu çekmek
to sniff Verb
uyuşturucu çetesi
narcotic ring
uyuşturucu çetesi
dope ring
uyuşturucu çetesi
narcotics ring
uyuşturucu dozu
fix
uyuşturucu ekimi
cultivation of narcotic plants Noun
uyuşturucu etkisine girmek
to trip Verb
uyuşturucu etkisine girmek
to trip out Verb
uyuşturucu hap
narcotic pill Noun
uyuşturucu ilaç
narcotic
Uyuşturucu ile Mücadele İl Koordinasyon Kurulları
Provincial Coordination Boards for Fighting Drugs Proper Name, Organizations
uyuşturucu imal ve ticareti
production and trafficking of drugs Noun
uyuşturucu kaçakçılığı
narcotics smuggling
uyuşturucu kaçakçılığı
illegal drug traffic
uyuşturucu kaçakçılığı
dope smuggling
uyuşturucu kafasına girmek
to trip Verb
uyuşturucu kafasına girmek
to trip out Verb
uyuşturucu kullanmak
to abuse drugs Verb
uyuşturucu kullanmak
to do drugs Verb
uyuşturucu kuryesi
drug mule Noun, Criminal Law
uyuşturucu madde
junk
uyuşturucu madde
gear
uyuşturucu madde bağımlısı
junkie junky
uyuşturucu madde imali ve ticareti
production and trafficking of drugs Noun
uyuşturucu madde kaçakçılığı
narcotics smuggling
uyuşturucu madde kullanan kişi
tripper
uyuşturucu madde kullanma ve bunun etkisi
trip
uyuşturucu madde kullanmak
to take a trip Verb
uyuşturucu madde kullanmış
loaded
uyuşturucu madde satıcısı
peddler
uyuşturucu madde satıcısı
pusher
uyuşturucu maddeler
narcotic drugs Noun
uyuşturucu maddelere
vibrations or vibes
uyuşturucu maddenin etkisi altında
stoned
uyuşturucu müptelası
drug addict Noun, Psychology
uyuşturucu müptelası kişi
hype
uyuşturucu nakli
drug shipping Noun
uyuşturucu satıcısı
hook-up Noun
uyuşturucu satıcısı
drug dealer Noun, Criminal Law
uyuşturucu satıcısı
dealer Noun, Criminal Law
uyuşturucu satıcısı
drug peddler Noun, Criminal Law
uyuşturucu satıcısı
dope peddler Noun, Criminal Law
uyuşturucu satmak
to deal Verb
uyuşturucu satmak
to push Verb
uyuşturucu satmak
to deal in drugs Verb
uyuşturucu suçları
drug offences Noun, Criminal Law
uyuşturucu taciri
narcotics trafficker Noun
uyuşturucu taciri
drug trafficker Noun
uyuşturucu terörü
narco-terrorism Noun
uyuşturucu ticareti
narcotic straffic
uyuşturucu ticareti
drug trafficking Noun, Criminal Law
uyuşturucu ticaretiyle uğraşmak
to deal in drugs Verb
uyuşturucu trafiği
narcotics traffic
uyuşturucu tüccarı
doper
Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 17. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Deniz Yoluyla Yapılan Kaçakçılıkla Mücadele Anlaşması
Agreement on Illicit Traffic by Sea, Implementing Article 17 of the United Nations Convention Against
Illicit Traffic in Narcotic Drugs and Psychotropic Substances
Proper Name, Law
Uyuşturucu ve Tehlikeli İçkiler Dairesi
board of narcotics and dangerous drinks
Uyuşturucu ve Tehlikeli İlaçlar Bürosu
bureau of narcotics and dangerous drugs Noun
uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti
trafficking of narcotics and stimulants Noun
uyuşturucu; ilaç
drug
damardan uyuşturucu madde almak
to mainline Verb
gazetelerdeki uyuşturucu kaçakçılıyla ilgili açıklamalar şaşkınlık yarattı
press accounts on narcotics smuggling caused great surprise
içinde uyuşturucu madde olan sigara
bomb
içine gizlice uyuşturucu katılmış içki
mickey finn
iğne yapma yoluyla uyuşturucu almak
to fix Verb
ülkeye uyuşturucu madde sokmada kullanılan kişi
mule
yasa dışı uyuşturucu madde kullanımı
illicit use of drugs
yasa dışı uyuşturucu madde satmak
to peddle Verb
yasa dışı uyuşturucu madde ticareti
illegal trafficking in drugs
yasa dışı yollardan uyuşturucu madde elde etmek
to score Verb
yasadışı uyuşturucu madde
drug Noun, Criminal Law
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi
European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction (EMCDDA)
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Uyuşturan, uyuşturma özelliği olan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.