ahlâksızlık, kötü huy/alışkanlık.
Continual smoking can become a vice.
Noun
ahlâksızca davranış.
A life of crime and vice .
Noun
fuhuş, fahişelik, namussuzluk.
Campaign against local vice and violence. vice laws.
Noun
kusur, kabahat, zaaf.
I love drinking coffeee; it's one of my vices.
Noun
sakatlık, malûllük, bedenî kusur.
Noun
(atlarda vb.) huysuzluk.
Noun
yerine, yerinde.
Adposition
yardımcı, muavin, vekil, ikinci.
vice admiral: koramiral,
vice chairman: meclis başkanı
yardımcısı, ikinci başkan.
vice chancellor: rektör yardımcısı, başhakim yardımcısı,
vice consul: konsolos vekili, viskonsül.
vice presidency: başkan yardımcılığı.
vice president: başkan yardımcısı, ikinci başkan.
vice presidential: başkan yardımcılığı+.
vice regency: kral naipliği.
vice regent: kral naibi.
yönetim kurulu başkanı yardımcılığı
(US) başkan yardımcısı olmanın dezavantajları
Noun
idari başkan yardımcısı
Noun, Management
grup başkan yardımcısı
Noun, Management
bir kötülüğün gerçekleşmesine yardım etmek
Verb
avukatın yetkili olmadığı bir yargı dairesindeki davada görev alma talebi
Noun, Law
yalnız belli bir şey için
yönetim kurulu başkanı yardımcısı
yönetim kurulu başkan yardımcısı
Noun, Management
ahlâk zabıtası, fuhuş ve kumar kontrolü ile görevli polis ekibi.
Noun
ve bunun aksi/tersi, tersine, karşılıklı olarak.
Adverb
sefahat hayatı yaşamak
Verb