(rol sırası gelen oyuncuyu) sahneye çağırma.
hava haber verme ve kontrol sistemi
sesli ikaz cihazı
Noun, Transport
başkalarına uyarı olmak
Verb
.: birisine ibret /ders olmak.
başkalarına uyarı olmak
Verb
bir uyarıya kulak asmamak
Verb
uzak erken uyarma ve ikaz hattı
Erken Uyarma Sistemi: düşman uçaklarının yaklaştığını önceden haber veren radar ağı.
Noun
uyarı için havaya birkaç el ateş etmek
Verb
bir aylık ihtar süresi vermek
Verb
bir memura ihtarda bulunmak
Verb
bir memura ihtarda bulunmak
Verb
işçiye uyarıda bulunmak
Verb
bir aylık ihtar süresi vermek
Verb
işverenine ihtarda bulunmak
Verb
işverene ihtarda bulunmak
Verb
birine kanunun öngördüğü şekilde ihtarda bulunmak
Verb
birine resmi ikazda bulunmak
Verb
birine resmen ihtarda bulunmak
Verb
kiracıya ihtarda bulunmak
Verb
uyarmak, ikaz/ihtar etmek, tehlikeyi haber vermek.
vergi ödemesi için bir uyarıda bulunmak
Verb
birini sadece uyarmak
Verb
birini uyararak serbest bırakmak
Verb
birini uyararak gitmesine izin vermek
Verb
Planlama ve Erken Uyarı Birimi
(radyo vb. ile) fırtına uyarısı.
Noun
tehlike emaresi/işareti.
Noun
ibret/ders almak, nasihat kabul etmek.
You should take warning from what happened to me.
uyarıcı, ikaz/ihtar edici.
He gave me a warning look. They fired some warning shots.
uyarı, uyarma, ikaz,ihtar, haber verme.
He paid no attention to my warnings. as a warning to others: ibret için, başkalarına ibret/ders olsun diye.
uyarı sesi
Information Technology
uyarı iletisi
Information Technology
ikaz üçgeni
Noun, Transport
üçgen reflektör
Transport
başka bir ihbarda bulunmaksızın