while

  1. Noun zaman, vakit, süre, müddet.
    to wait a long while: uzun süre beklemek.
    Just wait for while then
    I'll help you: Biraz bekle, sana yardım edeceğim.
    the while: o esnada, aynı zamanda. 2.
    esk. fırsat, vesile.
  2. Conjunction süresince, müddetince.
  3. Conjunction … iken, … sürece/müddetçe, … dikçe, vb.
    while I was overseas he was in Paris studying. I was reading
    a book while in hospital.
  4. Conjunction her ne kadar, … ise de, … olduğu halde, olmakla beraber. … a rağmen, yine de.
    while the doctor did
    all he could, he couldn't save her: Doktor elinden geleni yaptığı halde onu kurtaramadı.
    while I have sympathy for these youngsters who reacted against the decision of the government, I think they went too far.
  5. Conjunction … esnasında, o esnada, o sırada.
    while he was turning the key in the lock, someone opened the door on the other side.
  6. Conjunction halbuki.
    You like sports, while I'd rather read.
  7. Adposition …'e kadar.
    I can't see you while Sunday: Pazara kadar görüşemeyiz.
  8. Transitive Verb : (tembelce, âvare/boş) vakit geçirmek.
    To while away the hours.
gözaltında kayıp Noun, Politics-Intl. Relations
zahmetine değmek.
I'll make it worth your while: zahmetinizin karşılığını veririm, sizi memnun ederim, karşılığını öderim.
kısa bir süre
zaman içinde Adverb
zamanla Adverb
bir süre sonra Adverb
bu müddet zarfında, bu esnada.
all this while/this long while: bütün bu zaman süresince.
alıkonulmak Verb
zahmetine değmek Verb
arasıra, arada bir, zaman zaman.
kısa bir süre için Adverb
bir süre Adverb
birazdan
arasıra, nadiren, bazen, bazı bazı, arada sırada, ikide bir.
arasıra, zaman zaman.
oldukça uzun bir süre
duraklamak Verb
biraz vakit almak Verb
biraz zaman almak Verb
biraz sürmek Verb
zahmete değer
vakit öldürmek Verb
aklımdayken Adverb
hazır aklımdayken Adverb
unutmadan Adverb
unutmadan söyleyeyim Adverb
Aklımdayken …
şartlı döngü: A control flow statement that allows code to be executed repeatedly based on a given Boolean
condition. The while loop can be thought of as a repeating if statement. (Wikipedia)
Noun, Software
depolama esnasında
hazır koşullar elverişli iken
Hazır bu iş üzerinde iken.
elin değmişken
Biraz önce
biraz sonra Adverb
kısa bir süre sonra Adverb
göreve ilişkin sırrın açıklanması Noun, Law
(US) sarhoş halde araba kullanmak Verb
sarhoş halde araba sürmek Verb
sigortasız araba kullanmak Verb
tatildeyken yerine geçecek birini bulmak Verb
ıkınmak Verb
İşi ciddiye almıyor/umurunda değil/işin alayında.
Ben biraz çıkıyorum.
epey epeyce oldu
Bayağı zaman oldu.
biraz evvel
fırsatı kaçırmamak, fırsattan yararlanmak.
yanıtını hemen bilmek
ıkınmak Verb
Demir tavında dövülür/Eldeki fırsatı kaçırma.
dere geçerken at değiştirmek Verb
ötmek Verb
demir tavında dövülür