Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. İsim zaman, vakit, süre, müddet.
    to wait a long while: uzun süre beklemek.
    Just wait for while then
    I'll help you: Biraz bekle, sana yardım edeceğim.
    the while: o esnada, aynı zamanda. 2.
    esk. fırsat, vesile.
  2. Bağlaç süresince, müddetince.
  3. Bağlaç … iken, … sürece/müddetçe, … dikçe, vb.
    while I was overseas he was in Paris studying. I was reading
    a book while in hospital.
  4. Bağlaç her ne kadar, … ise de, … olduğu halde, olmakla beraber. … a rağmen, yine de.
    while the doctor did
    all he could, he couldn't save her: Doktor elinden geleni yaptığı halde onu kurtaramadı.
    while I have sympathy for these youngsters who reacted against the decision of the government, I think they went too far.
  5. Bağlaç … esnasında, o esnada, o sırada.
    while he was turning the key in the lock, someone opened the door on the other side.
  6. Bağlaç halbuki.
    You like sports, while I'd rather read.
  7. Edat …'e kadar.
    I can't see you while Sunday: Pazara kadar görüşemeyiz.
  8. Geçişli Fiil : (tembelce, âvare/boş) vakit geçirmek.
    To while away the hours.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

disappearance while in custody
gözaltında kayıp İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
struggle and kick about while lying on one's back
debelenmek Fiil
talk in one's sleep or while delirious
sayıklamak Fiil
worth one's while
zahmetine değmek.
I'll make it worth your while: zahmetinizin karşılığını veririm, sizi memnun ederim, karşılığını öderim.
a little while
kısa bir süre
after a while
zaman içinde Zarf
after a while
zamanla Zarf
after a while
bir süre sonra Zarf
all the while
bu müddet zarfında, bu esnada.
all this while/this long while: bütün bu zaman süresince.
be held in for a while
alıkonulmak Fiil
be worth while
zahmetine değmek Fiil
every once in a while
arasıra, arada bir, zaman zaman.
for a little while
kısa bir süre için Zarf
for a while
bir süre Zarf
hold (sb) in (a place) for a while
alıkoymak Fiil
in a while
birazdan
once in a while
arasıra, nadiren, bazen, bazı bazı, arada sırada, ikide bir.
once in a while
arasıra, zaman zaman.
quite a while
oldukça uzun bir süre
stop once in a while
duraklamak Fiil
stopping work for a while
paydos
take a while
biraz vakit almak Fiil
take a while
biraz zaman almak Fiil
take a while
biraz sürmek Fiil
to be worth while
zahmete değer
while away the time
vakit öldürmek Fiil
while being
iken
while I remember it
aklımdayken Zarf
while I remember it
hazır aklımdayken Zarf
while I remember it
unutmadan Zarf
while I remember it
unutmadan söyleyeyim Zarf
While I'm thinking of it
Aklımdayken …
while loop
şartlı döngü: A control flow statement that allows code to be executed repeatedly based on a given Boolean
condition. The while loop can be thought of as a repeating if statement. (Wikipedia)
İsim, Yazılım
while storing
depolama esnasında
while the going is good
hazır koşullar elverişli iken
While we are at it
Hazır bu iş üzerinde iken.
while you are about it
elin değmişken
(clothes) to rub together while washing
çitilemek Fiil
a savory food (eaten while drinking something alcoholic
meze
A short while ago,
Biraz önce
a short while later
biraz sonra Zarf
a short while later
kısa bir süre sonra Zarf
disclosure of a secret acquired while in office
göreve ilişkin sırrın açıklanması İsim, Hukuk
drive a car while intoxicated
(US) sarhoş halde araba kullanmak Fiil
drive while intoxicated
sarhoş halde araba sürmek Fiil
drive while uninsured
sigortasız araba kullanmak Fiil
food taken along to be eaten while traveling
kumanya
get a replacement while one is away on holiday
tatildeyken yerine geçecek birini bulmak Fiil
grunt while working hard
ıkınmak Fiil
He is fiddling while Rome burns
İşi ciddiye almıyor/umurunda değil/işin alayında.
I'm going out for a while.
Ben biraz çıkıyorum.
It's been a while.
Bayağı zaman oldu.
it's been a good while since
epey epeyce oldu
just a while ago
biraz evvel
make hay while the sun shines
fırsatı kaçırmamak, fırsattan yararlanmak.
read while one runs
yanıtını hemen bilmek
strain while defecating
ıkınmak Fiil
Strike while the iron is hot
Demir tavında dövülür/Eldeki fırsatı kaçırma.
swap horses while crossing the river
dere geçerken at değiştirmek Fiil
throw up while drunk
ötmek Fiil
to make hay while the sun shines
demir tavında dövülür
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.