yüz

Turkish-English Translation

  1. figure
  2. aspect
  3. surface
  4. front
  5. map
  6. clock
  7. favour
  8. pan
  9. hue
  10. countenance
  11. mug
  12. mush
  13. lug
  14. visage
  15. snoot
  16. face
  17. puss
  18. centum
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(birini) yüzüstü bırakmak
to bail on someone Verb
binanın yüzü
frontispiece
bir dergide reklama ayrılan orta daki sayfanın iki yüzü
centre spread
bir dergide reklama ayrılan ortadaki sayfanın iki yüzü
centre center spread
bir kâğıdın yüzü
face of a paper
değerli bir taşın yüzü
facer
gramofon plağının öbür yüzü
flip side
insan yüzü
clock
kart yüzü
face
kişinin yüzü
tide mark
kopma yüzü
fault plane
kumaşın ters yüzü
wrong side
kundura veya çizme yüzü
vamp
lokanta ve öteki tesislerin ön yüzü
front of the house
madalyonun diğer yüzü
the other side of the coin Noun
madalyonun öteki yüzü
the other side of the coin Noun
madeni paranın resimli yüzü
head
matbaa harflerinin baskı yapan yüzü
typeface
merdiven basamağının dik yüzü
riser
metal matbaa harfinin baskı yapan ön yüzü
face
plağın yüzü
face of record
sadece bir yüzü
folio
taban yüzü
floor space
Transformers: Ayın Karanlık Yüzü
Transformers: Dark of the Moon Noun, Cinema
Transformers: Ay'ın Karanlık Yüzü
Transformers: Dark of the Moon Proper Name, Cinema
uçak sabit kuyruğu yüzü
fixed tail surface
yastık yüzü
tick
yüzde yüz
hundred percent Adjective
(kumaşlarda) yumuşak ve tüylü yüz
nap
afallamış yüz
blank face
aklından geçenleri belirtmeyen ifadesiz yüz
poker face
anlamsız yüz
deadpan expression
arka yüz
even numbered page
arka yüz
off board
bir ters bir yüz
one plain one purl
cana yakın bir yüz
pleasing countenance
dikey yüz
elevation Noun, Architecture
doğru yüz
right side
duygularını belli etmeyen ifadesiz yüz
poker face
güler yüz
a smiling face
iç yüz
inside
ifadesiz bir yüz
dead pan
ters yüz
inside out
yüz ...
complexional
yüz adedini satın almak
to buy by the hundred pieces Verb
yüz adımlık mesafe
a distance of hundred steps
yüz bakımı
face care Noun, Medicine
yüz bin çiçek
hundred flowers
yüz bin kere
dozens and dozens of time
yüz bin lira değer inde mal
one hundred liras worth of goods
yüz bin lira değer inde mal
goods to the value of one hundred
yüz bin liralık benzin lütfen
give me one hundred thousand lira's worth of petrol please
yüz bulmak
to acquire vogue Verb
yüz çizgileri
features Noun
yüz dolar kaybetmiş olmak
to be $ 100 out Verb
yüz dolarla idare etmek
to manage with $ 100 Verb
yüz dolarla idare etmek
to manage with hunderd dollars Verb
yüz ekşitmek
to pull a long face Verb
yüz fırçası
facer Noun
yüz gerdirme
face- lifting
yüz hatları
features (of a face Noun
yüz hisseden fazla içeren hisse senedi paketi
round lot
yüz ifadesi
facial expression Noun
yüz ifadesi
expression Noun
yüz ile ilgili
facial
yüz inceleme bilgisi
physiognomy
yüz karası
opprobrium
yüz kat artmak
to increase by two orders of magnitude Verb, Mathematics
yüz kere
hundred times
yüz kırk dört adet
gross
yüz kişide bir kişi
one man in a hundred
yüz kızarması
colour
yüz kızartıcı
disgraceful
yüz kızartıcı
monstrous Adjective
yüz kızartıcı
discreditable
yüz kızartıcı
inglorious Adjective
yüz kızartıcı suç
infamous crime Noun, Law
yüz küsur sandık
a hundred-odd packing cases
yüz küsur sayfa
100 odd pages
yüz lira fazla ödemek
to pay a hundred overcharge Verb
yüz lira kadar eder
it will cost you somewhere about a hundred liras
yüz masdarı
surface gage
yüz maskesi
face mask
yüz maskesi
face mask Noun, Personal Care-Hygiene
yüz milyon lira vurmak
to steal one hundred million lira Verb
yüz nakli
face transplant Noun, Surgery
yüz nakli
face transplant Noun, Medicine
yüz organlarından biri
feature
yüz oy almak
to poll a hundred votes Verb
yüz portresi
full-face portrait Noun, Art
yüz protezi
prosthetic face Noun, Medicine
yüz protezi
facial prosthesis Noun, Medicine
yüz pudrası
face powder
yüz rakamı (100 c
hundred
yüz sayısı
hundred
yüz sayısı
the ton
yüz siperliği
face shield Noun, Personal Care-Hygiene
yüz tanesini 8 dolardan almak
to buy things at a rate of 8 $ a hundred Verb
yüz tanıma
face recognition Noun, Software
yüz tanıma sistemi
face recognition system Noun, Electronics
yüz tanıma sistemi
facial recognition system Noun, Electronics
yüz tarafına yazmak
to enface Verb
yüz temizleme kremi
face pack
yüz üstü bırakma
abandonment Noun
yüz ve cildin dış görünüşü
hue
yüz vermemek
to slight Verb
yüz vermeyiş
cold shoulder
yüz yıl süren
centennial
yüz yıl yaşamış olan
centenarian
yüz yıla ait
centenarian
yüz yıllık
centenarian
yüz yüze
one-on-one Adverb
yüz yüze
face to face
yüz yüze
(Fr.) vis a vis
yüz yüze
face-to-face Adverb
yüz yüze geliş
face-to-face contact
yüz yüze gelmek
to encounter Verb
yüz yüze görüşme
face to face discussion
yüz yüze görüşme
face-to-face interview
yüz yüze görüşme
face to face interview
yüz yüze konuşmak
face-to-face talk
yüz yüze olma
faced
yüz yüzelik ilkesi
principle of confrontation Noun
yüzde yüz
out- and-outer
yüzde yüz çıkacak bir tahminde bulunmak
to make a lucky guess Verb
yüzde yüz garantili
sure- fire
yüzde yüz görme durumu
twenty twenty vision
yüzde yüz İngiliz
a hundred percent english
(araba) yüz seksen derece tersine dönmek
to swing right round Verb
(cinsel açıdan) önce yüz verip sonra soğuk davranan kimse
tease
(fiyatlar) düşmeye yüz tutmak
to be inclined to fall Verb
(fiyatlar) yükselmeye yüz tutmak
to tend upwards Verb
(fiyatlar) yükselmeye yüz tutmak
to take an upward trend Verb
(hastalık) iyileşmeye yüz tutmak
to take a turn for the better Verb
(parmak , yüz , kulak) soğuk ısırması
frostbite
(piyasa) durgunlaşmaya yüz tutmak
to be inclined to weakness Verb
(piyasa) gevşemeye yüz tutmak
to turn soft Verb
ABD ve Kanada'da birkaç yüz üniversiteyi içine alan örgüt
elder hostel
ailenin yüz karası
black sheep
ailesinin yüz karası
discredit to one's family
alçıdan veya balmumundan yapılmış yüz kalıbı
mask
ayda yüz dolar kira istemek
to ask hundred dollars a month as rent Verb
aylık olarak ayda yüz dolar istemek
to ask $ 100 a month as rent Verb
bin dokuz yüz ellilerde
the movement
bir işte yüzde yüz başarı kaydetmek
to carry everything before one Verb
bir şeyi ters yüz yapmak
to turn something about Verb
bir yılda her yüz kişiye düşen doğum sayısı
crude birth rate
bir yılda her yüz kişiye düşen ölüm sayısı
crude death rate
birine yüz dolar borçlu olmak
to owe someone a hundred dollars Verb
birine yüz dolar borçlu olmak
to owe someone $ 100 .- Verb
birine yüz pound sus payı ödemek
to pay someone a hundred pounds to hold his tongue Verb
bitmeye yüz tutmak
to draw on Verb
çene ve yüz cerrahisi
maxillofacial surgery Noun, Medicine
cepinıters yüz yapmak
to turn out one's pockets Verb
çökmeye yüz tutma
on the downgrade
elli veya yüz dolarlık şirket veya devlet bonosu
baby bonds Noun
eski zamanlarda yüz öküzden ibaret kurban
hecatomb
faiz oranlarının düşmeye yüz tutması
downward tendency in interest rates
fiyatların düşmeye yüz tutması
(stock exchange) bearish
fiyatların düşmeye yüz tuttuğu piyasa
declining market
geçen hafta yüz işçiyi işe almış olmak
to sign on a hundred workers last week Verb
her yüz yılda bir olan
centennial
iyileşmeye yüz tutmak
to show a tendency to improve Verb
kesin iyiliğe yüz tutma
definite turn for the better
konjonktürün düzelmeye yüz tutması
boom trend
korkunç bir yüz ifadesi
murderous expression Noun
kunduraya yüz takmak
to vamp Verb
nominal değeri yüz dolar olan hisse senedi
full stock
ödünç isteyecek kadar yüz kızartmak
to have the neck to ask for a loan Verb
ölünün yüz kalıbı
death mask
saatte yüz kilometre gitmek
to go a hundred kilometers an hour Verb
size yüz liraya mal olur
it will cost you somewhere about a hundred liras
tek kullanımlık yüz maskesi
disposable face mask Noun, Personal Care-Hygiene
tek kullanımlık yüz maskesi
disposable mask Noun, Personal Care-Hygiene
terk edilmeye yüz tutmuş olan
obsolescent
üç yüz altmış gün üzerinden hesaplanan faiz
(US) exact interest
üç yüz gün üzerinden hesaplanan faiz
(US) ordinary interest
yıkılmaya yüz tutan
tumble- down
yıkılmaya yüz tutan ev
insecure building
yükselmeye yüz tutmak
to tend to rise Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Doksan dokuzdan ... sayının adı
  2. Başın, üzerinde alın, kaş, göz, burun, ... ön kısmı, surat, çehre
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.