ya da

Turkish-English Translation

  1. haircut
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ya da 4
upper classman
ya da bir görevi üstlenme
honcho
ya da ek miras
accumulative legacy
ya da ekonomik inanç ya da sistem
ism
ya da hayret ifadesi
big deal Noun
ya da İskoçya'da bir arazinin yöneticisi
factor
ya da kârdan payını almamak
to kiss out Verb
ya da kişiler
underwriter
ya da onu aşan müşteri
high risk
ya da radyo dinlediği zaman
peak time
ya da reklamcılıkta şemaların değerlendirilmesi
atomistic evaluation
ya da tuzlayarak
cure
(erkek ya da kız) kardeş
sibling Noun
(İsp) İspanya'da han ya da taverna
posada
“ ya hep ya da hiç yasası
all or none (AON)
abartılmış ya da inanılmaz öykü
tall story
acaip hareket ya da düşünce
whimsy
acayip ya da eğlendirici kişi
card (konuşma dili)
açık satış ya da müzayede
subhastation
ağır ya da şişmanlatıcı yiyecekler
stodge
ağır yenilgi ya da eleştiri
bashing
akıllı ya da esinlendirici kişi
luminary
aldatılan ya da yenilen kişi
patsy
Almanya'da han ya da küçük otel
gasthaus (Alm.)
amaç ya da hedef
bourn
amaç ya da hedef
bothy
ana-babası ya da çocukları olmama
orbation
anne ya da baba
parent
aşırı soyut ya da kuramsal
metaphysical
asma ya da sarmaşık filizi
tendril
ayın yüzü ya da görünümü
moonscape
aynı ya da değişik piyasalarda
butterfly spread
başa ya da burna darbe
conk
başarısızlık ya da şanssızlık
no dice
beden ya da organda boşluk
ventricle
bıçakla ya da ültimatomla
at a knife point
bir gazete ya da dergide
news hole
bir konuşma ya da yazının başlangıcı ya da girişi
(Lat.) exordium exordia
bir okul ya da üniversitede eğitim ya da öğrenim yolu
curriculum
bir şeyin ya da kişinin gücünü ya da önemini azaltmak
to cut down to size Verb
bir ürün ya da hizmetin üstünlüğü ya da sağladığı yarar
unique selling proposition
bir yayın ya da kayıttan görüntü ya da ses almak
to pickup Verb
biri ya da diğeri
whichever
bodurlaştırılmış ağaççık ya da çalı
bonsai
boğazını kesmek ya da boğmak
to jugulate Verb
bu ya da şu sebepten
so
budala ya da sersem kişi
noodle
burun ya da kafa
conk
büyük ya da üstkasa harfleri
caps Noun
çalışmakta ya da üretilmekte
on a
çay ya da kahve yapmak
to brew Verb
çılgın ya da tuhaf kişi
head banger
çıngırak ya da zil takmak
to bell Verb
çizgi ya da başka gösterge
trendline
çizim ya da klişe
cut
cüsseli ya da önemli görünmek
to bulk Verb
dalgalanma kuru ya da oranı
rate of fluctuation
dalgalar ya da kırpıntılar
riffle
dana ya da kuzu uykuluğu
sweetbread
darbe ya da patlama sesi
pow
değnek ya da kamçı izi
welt
demir ya da çelik putrel
girder
dergi ya da periodik yayın
book
dilenme ya da ödünç alma
thigging
direnmek ya da püskürtmek
to repugn Verb
eğrilmek ya da bükmek
buckle
ekonomi kuramı ya da politikası
nomics Noun
eleme ya da seçim yapan bir kişi ya da kuruluş
gatekeeper
er ya da geç
eventually Adverb
er ya da geç
sooner or later Adverb
erkek üstünlüğü ya da egemenliği
androcracy
eşanlamlar ya da tanımlamalar kitabı
thesaurus
eski film ya da şarkı
oldie
et ya da balık köftesi
rissole
etmeni ya da etkiyi ölçen bir sayı ya da miktar
modulus
etobur hayvan ya da bitki
carnivore
evrensel yetenek ya da zanaat
panurgy
evsahibi ya da hancı
manciple
faiz ya da gelir
usuance
fidanlık bahçıvanı ya da sahibi
nurseryman
filmlerde ya da televizyonda hareket
animation
gazete ya da dergi kupürü
press clipping
gazete ya da derginin başlığı
masthead
gelinin ya da damadın tanığı
paranymph
genç ya da küçük çocuk ya da hayvan
littlin
gerçek ya da nihai sınav
litmus test
giyinme hareketi ya da işlemi
toilette
görüntü ya da bildiri
flash
gülünç kişi ya da şey
giggle
gürültüyle ya da şiddetle sarsılmak
to judder Verb
harap olmak ya da ölmek
to go west Verb
hayvan ya da şey
pygmy
heykel ya da resimle canlandırma
iconography
hırsı ya da inisiyatifi kalmamak
to get into a rut Verb
hırsız ya da soyguncu
ladrone
hızla ya da kısaca yazmak
to jot Verb
hızlı ya da enerjik
like the very devil
homoseksüel ya da kadınsı erkek
ponce
hoparlörle bildirme ya da seslenme
bull horn
hoş kişi ya da şey
smasher
ibik ya da sarkık gerdan
wattle
iğneleyici söz ya da yazı
vitriol
ihracatçının ya da üreticinin
factoring
ilginç ya da eğitici bilgi
nugget
ilke ya da görüş
tenet
insanın karısı ya da kocası
other half
iple bağlamak ya da sarmak
to cord Verb
ırmaklara ya da taşımacılığına ilişkin
potamic
işaret ya da sayı
inferior character
kafeini çıkartılmış ya da azaltılmış
decaffeinated
karıştırıcı kişi ya da şey
mixer
karmaşa ya da panik durumu
tailspin
katalog ya da koleksiyon
repertorium
kauçuk ya da plastik mermi
baton round
kayıtsız ya da saldırgan
turned off
kişisel garanti ya da kefil
personal surety
kısmi sipariş ya da teslim
part load
kitaplık ya da okuma odası
athenaeum Noun
kız ya da genç kadın
wench
kızartmalık ya da ızgaralık piliç
broiler
Kızılderili ya da Zenci
wog
kolay girişim ya da başarı
snip
konuşma ya da konferans
lection
koşullar ya da tercih nedeniyle
kingmaker
kumru ya da güvercin ötüşü
coo
kural ya da anlaşma gereği
(Fr.) de règle
kurnazlık ya da strateji
quaintise
kuşkulu iş ya da konu
funny business
lehte ya da aleyhte etkilemek
to bias Verb
manastır ya da tarihi yapı
parador
mesleki ya da görev kabilinden
vocational
mide ağrısı ya da hastalığı
gut- rot
modası geçmiş ya da eskimiş bir doktrin ya da kuram
wasm
müzayedede satma ya da arttırma
licitation
müzik yazarı ya da öğretmeni
maestro
nefret edilen ya da istenilmeyen şey ya da kişi
bete noire
nehir ya da liman engeli
boom
normal olan ya da beklenilen
par for the course
oda ya da alan
concept facility
ölen ya da ölmekte olan
one's number is up
olumlu ya da olumsuz
impact
önemsiz şey ya da kimse
cipher
otel ya da motelde
upgrade
papazlara ya da papazlığa ait
sacerdotal
peri ya da cinlerle ilgili
elfin
politikada ya da diplomaside
zero- sum game
politikasını ya da fikrini değiştirmek
to backtrack Verb
putlaştırılan kişi ya da şey
god
Roma'ya ya da Romalılar'a ait
roman
Rusya'ya ya da Rus diline ait
russian
sahtece ya da çocukça duygusal
mawkish
şapırdatmak ya da höpürdemek
to slurp Verb
savaşta yapılan ya da kullanılan
strategic
ses ya da çalgıda titreklik
tremolo Music
şey ya da düşünce
myth
sıfır ya da hiç
zilch
sıkıntı ya da hoşnutsuzluk
bleeding
simgeler ya da steno
sigla
sinema filmi ya da televizyonda
iris in
sinema filmi ya da televizyonda
block
sinema filmi ya da televizyonda
moving shot
sınırlayıcı ya da tamamlayıcı etmen
determinant
sıvı ya da toz deterjan
cleanser
siyasal güç ya da etkinlik
clout
soğutma sıvısı ya da gazı
coolant
solak ya da beceriksiz kişi
kitthoge
sonuç ya da anlam çıkarmak
to educe Verb
şöyle ya da böyle
somehow
sözle ya da bedenen saldırmak
to sail into Verb
suçlama ya da tehlikeden korunmalı
fireproof
sütun ya da direk şeklinde
columnar
sütun ya da heykel kaidesi
plinth Noun
suya ya da sıvıya batırmak
to bathe Verb
talimat ya da bilgi verilmiş
up in
tamamıyla ya da kısmen
wholly or partly
televizyon ya da radyo programını
feed
teminat ya da kefaletle bağlamak
to bind over Verb
tereyağı gibi ya da tereyağlı
buttery
teslim edilsin ya da edilmesin
tale- or-pay contract
tırmanan kişi ya da şey
climber
tortulardan ya da posalardan şarap ya da alkollü içki çekme
racking
tutum ya da düşünce
idiosyncrasy
tuzlu ya da baharatlı
savory Adjective, Food-Kitchen
uçak ticaret ya da sanayii
aircraft business
ücret ya da fiyat
rate
ücretli ya da ücretsiz
event
ucuz edebiyat ya da sanat
kitsch
ucuz otel ya da motel
doss house
üniversite öğrencisi ya da mezunu
collegian
verilen ya da gösterilen para
front money
vs yapıştırılan ya da tutturulan bildiri ya da reklam
affiche
yararsız ya da tükenmiş nesne
goner
yeterince hazırlanmamış ya da düşünülmemiş
half baked
yetersiz örnek ya da taklit
apology
yivine ya da yerine oturtmak
to slot Verb
yukarı ya da dışarı (durum
up or out (position)
zamanı ya da hızı ölçmek
to clock Verb
zayıf ya da korkak tabiatlı
chinless
zımni akit ya da taahhüt
implied covenant
Turkish-English phrases from Zargan's own database