tarifede gösterilen zamandan önce/tam zamanında/ gecikmeli.
two hours behind schedule: iki saat gecikmeli.
ödemelerinde hep gecikmek
Fiil
son taksit ödenmemiş olmak
Fiil
son taksit ödenmemiş olmak
Fiil
ödemelerinde gecikmek
Fiil
siparişi karşılamakta gecikmek
Fiil
siparişleri karşılamakta gecikmek
Fiil
müşkül durumda olmak
Fiil
cephe gerisinde olmak
Fiil
kulis arkasında olmak
Fiil
çağa ayak uydurmamak
Fiil
borçlarını ödemede gecikmek
Fiil
işinde geri geri kalmış olmak
Fiil
işini yetiştirememek
Fiil
(US) programa göre geç kalmak
Fiil
arkasın(d)a, gerisin(d)e, arkaya, arkada, geriye, geride.
He stood behind a tree. We were seated behind them.
geç, gecikmiş, geç kalmış.
You are behind the appointed time.
geri, gerilemiş, geri kalmış.
We can't afford to fall behind our competitors. behind the times:
eski(miş), modası geçmiş, gerilemiş, geri kalmış.
to be behind the times: geri kalmak, geri kafalı olmak, zamana ayak uyduramamak.
ardın(d)a, ötesin(d)e.
behind the mountain. What do you think was the intention was behind writing the play?
destekleyen.
He is behind the plan: Plânı destekliyor.
We're (right) behind you all the way:
Sonuna kadar sizi destekleyeceğiz.
gizli, saklı.
Malice lay behind her smile.
behind the scenes: gizli(ce), perde arkasında(n).
geri(de), geriye.
to lag behind: geri kalmak.
to stay/remain behind: geride durmak.
My watch is 5 minutes behind: Saatim 5 dakika geridir.
arkadan, arkasından.
to attack someone from behind: birisine arkadan hücum etmek.
arkadaki, gerideki.
the man behind.
kıç, göt.
I gave him a good swift kick in the behind: Kıçına şiddetli bir tekme vurdum.
kapalı kapılar ardında
Zarf
müşkül durumda, zor/rahatsız durumda.
gizlice, el altından, perde arkasında(n).
Decisions made behind the scenes, without public knowledge.
eski, modası/zamanı geçmiş.
be behind the times: geri kalmak, eski kafalı olmak, zamana ayak uyduramamak.
geç (kalmış), gecikmiş, ertelenmiş, tehirli.
birine arkasını siper vermek
Fiil
gerilemek, (isteyerek veya mecburen) geride kalmak.
He started out strongly in the race but soon dropped back to the fourth place.
tecrübeli, becerikli, mahir.
(a) geri kalmak, arkadan gelmek. (b)
get behind ile ayni anlama gelir. (borcunu) vaktinde ödeyememek,
(işi) vaktinde bitirememek.
to fall behind with the rent/with one's work.
derslerde geri kalmak
Fiil
programa göre geç kalmak
Fiil
bir taksidi ödemede gecikmek
Fiil
yazışmaları birikmek
Fiil
ödemelerinde gecikmek
Fiil
kiralarını düzenli ödememek
Fiil
kirasını ödemede gecikmek
Fiil
işinde geri kalmış olmak
Fiil
iş inde geri kalmış olmak
Fiil
(a) desteklemek, (b) geri kalmak.
sözleşmenin ifasında gecikmek
Fiil
aslını araştırmak, tahkik etmek.
bir kararın nedenini aydınlatmak
Fiil
birinin arkasından işler çevirmek
Fiil
birinin sözlerinden anlam çıkarmak
Fiil
kapalı oturum halinde soruşturma yapmak
Fiil
gitme telaşı içinde kalemini unuttu
yerleştirmek, güvene/emniyete almak, saklamak.
He entrench = intrenched him behind the newspaper. Safely entrench = intrenched behind the undeniable facts.
kulislerde neler olup bittiğini bilmek
Fiil
siparişleri karşılamada geri kalmak
Fiil
siparişleri karşılamada geri kalmak
Fiil
birinin arkasında kalmak
Fiil
ardında iz bırakmamak
Fiil
(bir şeyin) sebebi olmak.
It's this kind of irresponsibility that lay behind the crisis.
başkalarının arkasında kalmak
Fiil
toy, tecrübesiz, acemi, olgunlaşmamış, gelişmemiş.
programa göre beş yıl gecikmeyle açılmak
Fiil
büyük etkinliği olan gayri resmi danışman
birşeyi arkada bırakmak
Fiil
birşeyin üstesinden gelmek
Fiil
birşeyi geride bırakmak
Fiil
birşeyi geçmişe gömmek
Fiil
birinin ardından laf söylemek
Fiil
birinin arkasından laf söylemek
Fiil
bahaneler arkasına saklanmak
Fiil
birinin arkasından konuşmak
Fiil
...'in arkasındaki itici güç
İsim
saf, tecrübesiz, ağzı süt kokan.
toy, tecrübesiz, saf, olgunlaşmamış.
kendini yeniden hapishane parmaklıkları ardında bulmak
Fiil
yeniden hapse girmek
Fiil