Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil dol(dur)mak.
    to fill a jar with water. The house soon filled with children. Laughter filled the room.
  2. Fiil işgal etmek.
    The crowd filled the hall.
  3. Fiil doy(ur)mak.
    to fill one's stomach: karnını doyurmak.
  4. Fiil koymak, doldurmak.
    to fill sand into a pail.
  5. Fiil çok/bol bol bulunmak, mebzul olmak.
    Fish filled the rivers.
  6. Fiil kaplamak, istilâ etmek, her tarafa yayılmak.
    The odor filled the room.
  7. Fiil (açık bir kadroyu) doldurmak, (bir göreve) tayin yapmak/atamak.
    to fill a vacancy. The position is already filled.
  8. Fiil (görev) yapmak, icra/ifa etmek.
  9. Fiil (sipariş emrini vb.) yerine getirmek, (reçeteyi) hazırlamak/yapmak.
    Can you fill this prescription, please?
  10. Fiil (ihtiyacı) karşılamak, (ihtiyaca) cevap vermek.
    fill a gap: bir boşluğu doldurmak, ihtiyacı karşılamak.

    This book fills a great need.
  11. Fiil (diş) doldurmak, dolgu yapmak.
    to fill a tooth.
  12. Fiil, Denizcilik (yelken) şiş(ir)mek.
  13. Fiil yabancı madde katmak, safiyetini bozmak, tağşiş etmek.
    filled soaps.
  14. İsim dolumluk, doyumluk, yetecek/dolduracak/tatmin edecek miktar.
    a fill of tobacco: bir pipoluk tütün.

    to eat one's fill: doyasıya/tıkabasa yemek, iyice doymak.
    to drink/have one's fill: içip bitirmek.
    to have one's fill of … : …'e doymak, …'den gına gelmek.
    I've had my fill of listening to her: Onu dinlemekten bıktım/gına geldi.
  15. İsim imlâ, toprak dolgusu.
  16. İsim toprak tesviyesinde kullanılan dolgu malzemesi (taş, toprak, moloz vb.).
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

eat one's fill
doymak Fiil
eat one's fill
karın doyurmak Fiil
eat to one's fill
doymak Fiil
fill in one's name on an official form
resmi bir forma adını yazmak Fiil
fill in the gap in one's education
eğitimindeki boşluğu doldurmak Fiil
fill one's free time with reading
boş zamanını okuyarak doldurmak Fiil
fill one's glass to the pretty
bardağını ağzına kadar doldurmak Fiil
fill someone's shoes
bir kimsenin yerini/bıraktığı boşluğu doldurmak/görevini yapmak.
Will anyone be able to fill the director's
shoes now that he's left the company?
fill well one's responsibilities
sorumluluklarını müdrik olmak Fiil
have eaten one's fill
karın rnıı doymak Fiil
have had one's fill of
kanmak Fiil
(printed form) to fill
doldurmak Fiil
back and fill
(a)
den. dar bir kanalda yelkenleri şişirip boşaltarak hareket etmek, (b)
ABD- k.d. fikrini/tutumunu değiştirmek.
back fill
moloz
back fill
dolgu
vacancies to fill
münhal yerler İsim
fill (up
doldurmak Fiil
fill (up , out ,) form
US form doldurmak Fiil
fill a bill
kanun tasarısı getirmek Fiil
fill a chair
bir kürsüye atanmış olmak Fiil
fill a chair
bir kürsüyü işgal etmek Fiil
fill a doctor's (make a) prescription
reçete yazmak Fiil
fill a doctor's prescription
reçete yazmak Fiil
fill a doctor's to make a prescription
reçete yazmak Fiil
fill a gap
boşluğu doldurmak Fiil
fill a job through selection consultants
bir mevkie personel seçme uzman firmaları aracılığıyla adam bulmak Fiil
fill a need
bir ihtiyacı karşılamak Fiil
fill a part well
bir rolü iyi oynamak Fiil
fill a post
bir mevkii doldurmak Fiil
fill a post for sometime
bir süre bir mevkii işgal etmek Fiil
fill a tooth
diş doldurmak.
fill a truck
bir kamyon doldurmak Fiil
fill a vacancy
bir mevkii doldurmak Fiil
fill a vacancy in congress
kongrede bir sandalye doldurmak Fiil
fill a vacant chair
boş bir kürsüyü doldurmak Fiil
fill a VAT return
katma değer vergisi beyannamesi vermek Fiil
fill all requirements (every requirement)
her türlü şartı karşılamak Fiil
fill an office satisfactorily
bir mevkii yeterince doldurmak Fiil
fill an order
bir siparişi yerine getirmek Fiil
fill an order
(US) bir siparişi yerine getirmek Fiil
fill away
(a) yelkenleri rüzgâra göre ayarlamak, (b) müsait rüzgârla yoluna devam etmek.
fill character
doldurma karakteri Bilgi Teknolojileri
fill every requirement
her şartı yerine getirmek Fiil
fill in
(a) bilgi vermek, (gerekli/noksan bilgileri) sağlamak/tamamlamak.
Could you fill me in as to what
happened during my absence: Ben yokken olup bitenler hakkında bana bilgi verir misiniz? (b) (boşlukları doldurarak bir belgeyi/evrakı) tamamlamak.
fill in an application form/one's income tax return. (c) vekillik yapmak, görevden uzaklaşan kimsenin görevini üzerine almak.
to fill in for a colleague who is ill. (d) doldurmak.
to fill in a crack with putty. (e)
argo haber ulaştırmak, nakletmek, olup bitenleri anlatmak.
Friends filled him in on the latest news.
fill in (on)
birine son bilgileri vermek Fiil
fill in a form carelessly
bir formu dikkatsizce doldurmak Fiil
fill in a job
bir mevkii doldurmak Fiil
fill in a questionnaire
soru formu doldurmak Fiil
fill in a questionnaire questionary
soru formu doldurmak Fiil
fill in an application form
başvuru formu doldurmak Fiil
fill in an application form
bir başvuru formu doldurmak Fiil
fill in blank spaces
boş yerleri doldurmak Fiil
fill in the background
konuya açıklık getirmek Fiil
fill in the blank
formda boş yerleri doldurmak Fiil
fill in the date
tarihi yazmak Fiil
fill in the date
tarihi doldurmak Fiil
fill in the figures
hesaba rakamları dahil etmek Fiil
fill in the figures
rakamları doldurmak Fiil
fill in time
doldurularak geçirilen zaman
fill in until someone returns
biri dönünceye kadar yerini almak Fiil
fill light
dolgu ışığı İsim, Sinema
fill or kill
vadeli işlemler piyasasında
fill or kill
hemen yerine getirilecek ya da iptal edilecek bir talimat
fill or kill (fok)
hemen yerine getirilmediği takdirde bir borsa emrinin iptalini öngören borsa emri
fill out
(a) (belge, liste vb.'de noksan olan yerleri gerekli bilgi ile) doldurmak, evrakı doldurmak/tamamlamak,
(b) (geri kalan zamanı) doldurmak/tamamlamak, (c) şiş(ir)mek, büyü(t)mek, dol(dur)up kabar(t)mak, şişmanla(t)mak.
His face is beginning to fill out.
fill out a bill
senet doldurmak Fiil
fill out a bill
(US) senet formu doldurmak Fiil
fill out a bill
senet formu doldurmak Fiil
fill out a blank
form doldurmak Fiil
fill out blank spaces
boş yerleri doldurmak Fiil
fill pattern
doldurma deseni Bilgi Teknolojileri
fill sb's mind
zihnini meşgul etmek Fiil
fill sb's mind with harmful ideas
zehirlemek Fiil
fill sb's place
birinin yerini doldurmak Fiil
fill something with air
şişirmek Fiil
fill the (speaker's) chair
konuşmacı koltuğuna oturmak Fiil
fill the (speaker's) chair
başkanlık etmek Fiil
fill the bill
gereklerini yerine getirmek, görevi hakkıyla başarmak.
Who will fill the bill?
fill the bill
ihtiyacı karşılamak, ihtiyaca cevap vermek, maksada/ihtiyaca tam uygun olmak.
“I'm hungry.” “Would
a sandwich fill the bill?”
fill the void
boşluğu doldurmak Fiil
fill to capacity
fullemek Fiil
fill to capacity
sonuna kadar doldurmak Fiil
fill to capacity
tamamen doldurmak Fiil
fill to capacity
ağzına kadar doldurmak Fiil
fill to capacity
ful doldurmak Fiil
fill to capacity
dibine kadar doldurmak Fiil
fill up
(a) (tamamen/tıkabasa/ağzına kadar) dol(dur)mak.
The room soon filled up with people. (b) (deliği/gediği)
tıkamak, (c) (resmî evrakı usulü dairesinde) doldurmak/tamamlamak.
fill up a form
form doldurmak Fiil
fill up a questionary
kestiyoner doldurmak Fiil
fill up a vacancy
bir mevkii doldurmak Fiil
fill up sb's place
birinin yerini doldurmak Fiil
fill up with petrol
benzinle doldurmak Fiil
fill with tears
gözleri yaşarmak Fiil
(a tank) to fill up petrol
benzinle doldurmak Fiil
(eyes) to fill with tears
yaşarmak Fiil
authorization to fill in a blank
sonradan doldurulmak üzere verilen imzalı kâğıt (vekâletname) doldurma yetkisi
bridge/close/fill/stop a gap (in)
eksikliği/noksanı tamamlamak, boşluğu doldurmak, noksanı gidermek/telâfi etmek, ayrılığı/ihtilâfı gidermek.

to close the gap between two points of view: iki zıt fikri uyuşturmak, aralarını bulmak.
factory fill oil
ilk dolum yağı İsim, Otomotiv Sanayii
fok fill or kill
(= doldur ya da öldür) notunun düşülmüş olması gerekir
make (eyes) to fill with tears
yaşartmak Fiil
not to fill to the brim
dudak payı bırakmak
to fill an order
siparişi yerine getirmek Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.