1. desteklemek, doğrulamak, teyit etmek, haklı çıkarmak.
    The facts bear me out: Olaylar beni haklı
    çıkarıyor.
    This bears out what I said: Bu, söylediklerimi doğruluyor.
    bear up: sabır ve tahammül etmek, katlanmak, (cesaretle) göğüs germek, yılmamak, cesareti elden bırakmamak.
    bear up against pain: ağrıya/acıya katlanmak.
    bear up against/under the misfortune: felakete göğüs germek.
    bear up! Cesaret!
bir beyanı desteklemek Fiil
iddiayı kanıtlamak Fiil
bir savı desteklemek Fiil
bir iddiayı kanıtlamak Fiil
birinin haklılığını kanıtlamak Fiil
birini desteklemek Fiil
birinin haklı olduğunu göstermek Fiil
birini haklı çıkarmak Fiil
birşeyi haklı çıkarmak Fiil
birşeyi desteklemek Fiil
birşeyin doğruluğunu göstermek Fiil
birşeyin doğruluğunu kanıtlamak Fiil
birini doğrulamak Fiil