1. brain ile ayni anlama gelir. akıl, us, zekâ. He has (= he's got) brains: Çok kafalıdır/akıllıdır.
    a man of brains: akıllı/kafalı adam.
  2. zeki/parlak zekâlı/ferasetli/akıllı kimse.
    The junior partner is the brains of the firm.
    He's
    the brains of the family: Ailenin en akıllısı odur.
bütün gücüyle anlamaya çalışmak, kafa patlatmak, kafa yormak.
Some students are lazy, but others beat
their brains and succeed.
kafa yormak/patlatmak, (birşeyi anlamak/çözmek için) bütün zekâsını/gücünü kullanmak.
She beat her
brains out studying, but couldn't keep up with the rest of the class: Bütün gücü ile çalıştı ise de diğer öğrencilere yetişemedi.
(a) beynine kurşunu sıkmak, beynini patlatmak, intihar etmek, (b)
argo kafa patlatmak, çok sıkı
çalışmak.
He blew his brains out to pass the exam.
birinin beynini uçurmak Fiil
birinin beynini patlatmak Fiil
birini öldürmek Fiil
kafa patlatmak, zihin yormak.
kafa patlatmak Fiil
kafa patlatmak Fiil
başkasının zekâsına/bilgisine güvenmek, kopyacılık yapmak.
He refused to prepare for the exam but
counted on being able to pick his roommate's brains: Sınava hazırlanacağı yerde arkadaşından kopya yapacağına güvendi.
kafa yormak Fiil
beynini patlatmak Fiil
kafa yormak Fiil
beynini patlatmak Fiil
kafasını kullanmak Fiil
aklını kullanmak Fiil
akıllı
birisinin kafasındaki bilgiyi kendi çıkarına kullanmak üzere elde etmeye çalışmak Fiil
birinin fikirlerini çalmak Fiil
uzman topluluğu
beyin tröstü
kafa patlatmak Fiil
uzun uzadıya düşünmek Fiil
çok düşünmek Fiil
kafa yormak Fiil
enine boyuna düşünmek Fiil