come down on

  1. (a) zorlamak, mecbur tutmak, çullanmak, tepesine binmek.
    Mother came down on me to clean my room.
    (b) cezalandırmak.
    The courts are going to come down heavily on young criminals. (c) şiddetle azarlamak.
    The teacher came down on me for talking in the class.
işleri kötü gitmek Fiil
şanssızlığa uğramak Fiil
birinin yakasına yapışmak Fiil
birini çok ağır eleştirmek Fiil
birini cezalandırmak Fiil
birinin üzerine gitmek Fiil
kazanan tarafta olmak Fiil
birini desteklemeye karar vermek Fiil
birinden taraf olmaya karar vermek Fiil
birinin yanında yer almaya karar vermek Fiil