don, donma hali.
frost has killed several of our new plants.
ayaz, dondurucu soğuk.
There was a hard frost last night. The young shoots on the trees have been damaged by a late frost (= one towards the end of spring).
soğuk davranış, soğukluk.
tam başarısızlık/muvaffakiyetsizlik, fiyasko, başarısız iş/girişim/olay.
The party was a frost, no one enjoyed it at all.
don(dur)mak, buz utmak, buzlanmak.
The fields frosted over on this wintry morning.
kırağı tutmak, kırağılanmak, kırağı ile kaplanmak.
dondurarak mahvetmek/öldürmek.
(pastaları) şekerlemek, şekerli karışımla kaplamak.
(boya/vernik vb.) üstü katılaşmak, katılaşıp ince bir tabaka oluşturmak.
(saçı) (ilâçla) ağartmak, kırlaştırmak.
canını sıkmak, sinirlendirmek, kızdırmak.
donma noktası altındaki soğukluk derecesi (Fahrenheit olarak).
10 degrees of frost is equivalent to 22°F. There was 20 degrees of frost last night and the river's completely frozen.
(parke caddede) soğuktan çatlayıp kabarmış kısım.
İsim
buzlu sis: ABD batısındaki dağ tepelerinde görülen ve buz zerreleri içeren sis.
İsim
(yeraltı sularının donması nedeniyle) toprak kabarması.
İsim
don hasarına karşı sigorta
donma derinliği: azamî donmuş toprak derinliği.
İsim
camdaki buz billurlarının şekilleri
İsim
,
(Brit.: glazed frost) ile ayni anlama gelir. ince buz: yağan yağmurun donması sonucu
ağaçları ve yeryüzünü kaplayan ince buz tabakası.
ayaz, şiddetli soğuk.
İsim
hayal kırıklığına uğramak
Fiil
yoğun kırağı tabakası.
İsim