have run

have 30 days to run

(senet) 30 günlük vadesi olmak Fiil

have a considerable run

çok revaçta olmak Fiil

have a good run of business

işi iyi gitmek Fiil

have a great run

revaçta olmak Fiil

have a long run

(moda) uzun sürmek Fiil

have a long run

(oyun) beklendiğinden daha uzun süre sahnede kalmak Fiil

have a long run

görevde kalmak Fiil

have a run for one's money

(a) şiddetli rekabetle karşılaşmak, (b) zahmetine değmek, büsbütün semeresiz olmamak.

have a run in the country

sayfiyeye kaçmak Fiil

have a run of bad luck

talihsizlik üstüne talihsizliğe uğramak Fiil

have a run of ill-luck

kötü talihe uğramak Fiil

have come down with a run

(fiyatlar) birden düşmek Fiil

have its run

seyrini takip etmek.

have the run of a house

bir evin idaresini üstlenmek Fiil

have/get the run of

(a) işletmesini öğrenmek, (b) giriş izni/her tarafı dolaşma yetkisi olmak.