aynı derecede … Zarf
eşit derecede … Zarf
eşit ölçüde … Zarf
o kadar … Zarf
gibi … de, keza, tıpkı, benzer şekilde.
Just as French people enjoy their wine, so the British enjoy
their beer: Fransızlar şaraba düşkün olduğu gibi İngilizler de biraya düşkündür.
tıpkı ...'de olduğu gibi Zarf
aynen ...'de olduğu gibi Zarf
aynen ...'de olduğu gibi Zarf
tıpkı ...'de olduğu gibi Zarf
tercihen, en iyisi, bari.
I would sooner not go: Ben gitmesem daha iyi; gitmemeyi tercih ederim.

I really don't want to go there. I'd just as soon turn around and go back: Cidden oraya gitmek istemiyorum, en iyisi geri döneyim.
Death sooner than slavery: Ölüm esaretten yeğdir.
I would sooner die: Ölürüm de bunu yapmam.
iki dirhem bir çekirdek olmak.